Pavlus’un Korintliler’e yazdığı mektubu Yeni Antlaşma metinlerinde okuyoruz. Bu mektuplarlar 55-58 yılları arasında Korint kentinde bulunan kiliseye yazılmıştı. Korint, Roma İmparatorluğunun başlıca ticaret merkezlerinden biriydi. Coğrafi konumu sayesinde o bölgede doğal bir ticaret ve ulaşım noktası haline gelmişti ve iki limanı vardı. Biri Korint’in 9km doğusunda, Ege Denizi’ndeki Kenhere ve diğeri batıdaki Adriyatik Denizi’ne açılan Korint Körfezindeki Lechaeum. Antik dönemde deniz yolculuğu çok tehlikeliydi ve Yunanistan’ın güneyinden dolaşmak bir çok problem yaratabilirdi. O yüzden bu yolu kısaltmak için Roma ve Asya arasında yapılan ticari seferlerde Korint yarımadasını karaya bağlayan yol kullanılırdı. Gemiler burada kargolarını boşaltırdı. Boşaltılan kargolar ise yeniden gemilere yüklenmek üzere karadan diğer limana taşınırdı. Bu yüzden Korint kenti iki deniz arasında bir köprü olarak kabul görmüştü. Aynı zamanda Yunanistan ile Mora Yarımdası arasındaki ticari yollar da buradan geçiyordu. Bir ticaret merkezi haline gelmiş olan Korint kentinde el sanatları da çok öneme sahipti.
Eski Korint İ.Ö. 146 yılında, Roma’ya karşı yapılan isyan girişiminde Grekler’e önderlik ettiği gerekçesiyle Romalı General Mummius tarafından yıkılmıştı. O dönemde Korint’te bulunan tüm sanat eserlerinin ve zenginliğin Atina’dakine eşit olduğunu söylenegelir. Yaklaşık bir asır boyunca şehir harabe olarak kaldı. İ.Ö. 44 yılında Julius Sezar Korint’i yeniden inşa etmek üzere bir asker kolonisi gönderdi ve kenti Roma’ya bağlı Ahaya eyaletinin başkenti yaptı. Böylece Korint, Yunanistan’ın en zengin ve güçlü şehri olarak eski parlak günlerine geri dönme şansını yakaladı.
Korint’te inanılan başlıca iki tanrı vardı. Deniz tanrısı Poseidon ve Aşk ile şehvet tanrısı olan Afrodit. Birisi deniz tutkusu ve donanmasını simgelerken, diğeri ise şehirdeki cinsel ahlaksızlığı simgeliyordu. Tanrıça Afrodit adına yapılan tapınma merkezinde bin adet fahişe şehir halkına ve şehre gelen konuklara sunuluyordu. Bu kadınların çoğunluğu güzellikleriyle ün salmıştı. Kent, gelirinin büyük bölümünü tapınaktaki fahişelerden sağlardı. Bu durum kozmopolit bir nüfusa sahip liman kentinin özellikleriyle birleşince Korint’e dönemin diğer kentlerinin ötesinde bir ün sağlamıştı.
Bu gerçeği vurgulamak için Grekler, cinsel açıdan ahlaksızca yaşamak anlamına gelen “Korintleştirmek” deyimini buldular. Genç bir kadına “Korintli” demek onun ahlaksız bir insan olduğu anlamına gelirdi. Pavlus, Romalılar 1:18-32 ayetlerinde Korint’in bir tanımını veriyor olabilir.
Korint Kilisesi de böyle sapkın bir ortam içerisinden çıkıp gelen üyelerden oluşmaktaydı. Topluluğun bir kaç sorunu vardı. Bunlardan biri toplulukta bölünmeler yaratan önderlik sorunuydu. Cinsel ahlaksızlıkların üstüne gidilemiyordu. Topluluk içerisinde ruhsal armağanlarıyla övünen kişiler vardı ve yasacı bir grup yiyecekler ile ilgili kurallarla insanlara kaygı veriyordu. Kimileri Rabbin Sofrasına karşı suç işliyor, kimileri diriliş ile ilgili sahte öğretiş yayıyordu. Kilisenin Grek, Romalı ve Yahudi gibi çeşitli etnik kökenlerden ve konumlardan gelen kişilerden oluşması da sorunları iyice karmaşık hale getiriyordu.
Pavlus, Korint’e gittiğinde orada 18 ay kalmıştı. Bu süre içerisinde oradaki kiliseyi de kurmuştu. Korintliler’e yazdığı mektupta kilisenin içinde bulunduğu duruma ve sorunlara değinmektedir.
Yorum Ekle