İnancını Tanrı esinlemesiyle özel vahiy yoluyla alan tek halk Yahudiler’di. Bütün ulusların ve toplulukların kendine özgü dini vardı. On iki Olimpiyat tanrısına bağlanan Yunan inancı çok ileri bir dindi. İnsansal sağduyuyla, bilgelikle uyumda.. Ne var ki, bu iyi hesaplanmış inanç Tanrı’nın...
Kategori - Teoloji & Doktrin
Yazar, mektubun birinci bölümünde tanrısız ulusların içi kaldıran düşüklüklerini okuyan ya da duyan Yahudiler’in, “Biz onlardan değiliz!” diyerek kendi kendilerini kutlama taşkınlığına set çekiyor. Bu bölümde konuyu, ruhsal yasayı (şeriat) almış bulunan Yahudiler’e aktararak “Siz de uluslardan...
Eski çağın mektubu en başta yazarın adıyla açılırdı. Başlangıçta Pavlos’un kendisini tanıtması vurgulanmalı; çünkü hem ona hem de çağrıldığı hizmete meydan okuyanlar onu adım adım izlemekte, saldırıyı ara vermeden sürdürmekte, onu karalamaktaydı. Pavlos Mesih İsa’nın uşağıdır (1) Haberci (resul...
Şimdi şu soruyu irdelemeliyiz. Baba’nın, tek Oğlu’na -sadece Mesih’in kullanması için değil, yoksul ve muhtaç kişileri zenginleştirebilsin diye- bağışladığı bu yararları biz nasıl alırız? Öncelikle, Mesih bizim dışımızda kaldığı ve biz de O’ndan ayrı olduğumuz sürece...
Öte yandan Rab, yetkin doğruluğun kuralını vererek isteminin her ayrıntısından söz etmiştir. Kendisi için, itaatten başka hiçbir şeyin daha çok kabul edilebilir olmadığını göstermiştir. İnsanın oyunculuğu O’nun esenliğini hak etmek için çeşitli törenler icat etmeye ne kadar eğilimliyse, bu...
Ne var ki, doğru olduğu için saygı görmek Rab’bi hoşnut etmez. Yüreklerimize doğruluk sevgisi ve kötülük nefreti aşılamak için, vaatler ve tehditler de eklemiştir. Sadece iyiliğin gücüyle hareket etmemiz için akıl gözümüz iyice kör olduğundan, çok merhametli Baba’mız şefkatinden ötürü...
Günümüzde Kutsal Yazılarda öğretilen “seçilmişlik” öğretisine karşı saldırılar artmaktadır. Hristiyanlık tarihinde bu öğretişe karşı saldırılar devamlı yapılmaktaydı. Bugün genel olarak İnanlılar Topluluğu’na baktığımızda bir çok Mesih İnanlısı seçilmişlik öğretisini geçmişte bir...
Yasadan ne öğrenileceği artık kolayca anlaşılabilir: Yaratan’ımız olduğu için, Tanrı’nın Baba ve RAB olarak bizde yer etmeye hakkı vardır. Bu nedenle, O’na övgü, saygı, sevgi ve korku borçluyuz. Aslında aklımıza gelen bir kaprisin bizi her harekete geçirişinde peşinden gitmeye hiç...
Burada yasadaki On Emri kısa bir açıklamayla belirtmenin yersiz olmayacağını sanıyorum[1]. Değinmiş olduğum nokta[2] daha net açıklanacaktır: Tanrı’nın bir zamanlar buyurduğu toplu tapınma hala geçerlidir. Ardından ikinci noktanın doğrulanması gelecektir: Yahudiler, yasadan sadece...
Bunların belirli örnekler olduğu, O’nun egemenliğinin hiçbir şekilde her durumda geçerli olmaması gerektiği söylenerek karşı çıkılacaktır1 5. Ama benim iddiamı yeterince kanıtladıklarını söylüyorum: Tanrı ne zaman sağlayışının yolunu açmak istese dışsal olaylarda bile insanların istemlerine...
‘SARKS’ Kelimesinin Efesliler Mektubunda Geçtiği Yerler 2:3 ayetinde günahlı doğa anlamında: Bir zamanlar hepimiz onlar gibiydik; bedenimizin tutkuları uyarınca davrandık. Bedenin ve düşük aklın istekleri neyse onları uyguladık. Bütün ötekiler gibi biz de doğal yapımız gereği tanrısal öfkenin...
Bu konuya yukarıda değinmemize rağmen, ne doğru ne de kötü yolda olan eylemlerinde insanın sahip olduğu özgürlüğü açıklamamış ve ruhsal yaşamdan çok fiziksel yaşama bakmıştık. Bazıları bu konularda özgür seçimi daha çok kabul ediyorlar[1](sanıyorum), kabul ettikleri şeyi kesin diye öne sürmek...
Birinci yöntem için şöyle deniyor gibidir: “Güvenilir danışmanları susturur, yaşlıların aklını alır” [Eyü. 12:20; Krş. Hez. 7:26]. “Dünya önderlerinin aklını başından alır, yolu izi belirsiz bir çölde dolaştırır onları” [Eyü. 12:24; Krş. Mez. 107:40]. Aynı şekilde, “Ya...
Kutsal Yazı’daki dualar özellikle kutsanmış lığımızın başlangıcının, devamının ve sonunun sadece Tanrı ‘dan geldiğini gösterir. Kutsalların yazdıkları duaları da böyle okuyoruz. Süleyman, “Buyruklarına uymamız için Rab yüreklerimizi kendisine yöneltsin” [1Kr. 8:58] demiştir...
Öte yandan bizim etkin şekilde istememizi Tanrı’nın ilk lütfuna bağlayanlar, canın iyi olanı içinden gelerek arzu etme yetisine sahip olduğunu ama insanın, niyetinde sebat ederek ortaya çıkmakta ya da çaba göstermekte çok zayıf olduğunu ima eder gibidir. Origenes’le diğer bazı Antik Çağ...
Öyleyse kendimizi incelerken Tanrı gerçeğinin bizden istediği şudur: O, kendi yeteneğimize güvenmekten bizi yoksun bırakacak, bütün övünme fırsatlarını elimizden alacak ve bizi boyun eğmeye yönlendirecek bir bilgi istemektedir. Eğer hem bilgelikte hem de eylemde gerçek amaca ulaşmak istiyorsak bu...
Tanrı’nın bu kadar ağır bir ceza verdiği suç hafif bir suç değil, nefret edilecek ağır bir suç olduğu için, Âdem’in bütün insanlığa karşı Tanrı’nın korkunç gazabını tutuşturan sırtını dönüşünün nasıl bir günah olduğunu göz önüne almalıyız. Âdem’in günahına açgözlü bir...
Platon’u, bütün günahları bilgisizliğe bağladığı için hak ettiği şekilde yukarıda eleştirdiğimiz gibi, bütün günahlarda kasıtlı bir kötülük ve ahlaksızlık bulunduğunu öne sürenlerin görüşlerini de çürütmeliyiz. İyi niyetimize rağmen ne kadar sık düştüğümüzü hepimiz tecrübelerimizle biliyoruz...
Tanrı’nın, gücünü, daha çok meleklerin hizmeti olmadan bizzat değil, onların aracılığıyla duyurmayı, imanlıların güvenliğini sağlamayı ve iyiliğinden verdiği armağanları imanlılara iletmeyi alışkanlık haline getirdiğini irdelersek bu tehlikeyi iyice önleriz. Elbette Tanrı, onlarsız yapamazmış...
Bu konularda Tanrı’nın davranış tarzı çok farklıdır. Bunu daha iyi anlayalım diye, Kildanlıların kutsal bir kişi olan Eyüp’ü felakete uğratmalarını örnek verebiliriz. Onun çobanlarını öldürdüler ve düşmanca sürüsüne saldırdılar [Eyü. 1:17]. Yaptıkları kötü eylem mükemmelce bellidir: Bu...
Tanrı, insanların yüreklerinde nasıl çalışır? İnsan, gerçekten de isteyerek şeytanın gücü altındadır. Yanılmıyorsam, yaradılışı gereği insanın, ne kararlılıkla iyiyi arzu edebilecek ne de çaba göstererek iyinin uğrunda mücadele edebilecek kadar günahın boyunduruğunun kölesi olduğunu yeterince...
Augustinus insanın iradesinin bağımsız bir etkinliğini de kabul etmez. Çağımızın Pelagius’çuları, yani Sorbonne’daki Sofistler alışkanlıkları üzere bütün Antik Çağ’ın bize ters düştüğü suçlamasını getirmesinler diye, Augustinus’u kendi sözleriyle konuşurken dinleyelim...
Tanrı’nın lütfu olmadan insan, tek bir iyi işi bile kendine atfedemez. Elçinin şu sözünün anlamını cahilliklerinden yanlış şekilde çarpıtıyorlar: “Hepsinden çok emek verdim. Aslında ben değil, Tanrı’nın bende olan lütfu emek verdi” [1Ko. 15:10]. Şöyle anlıyorlar:...
Dayanma sadece Tanrı’nın işidir; bireysel işimizin ne bir ödülü ne de tamamlayıcısıdır. Her insan, ilk lütfu alacak durumda olduğunu gösterdiğinde, dayanmanın insanlara hak ettikleri ölçüde dağıtıldığına dair en kötü yanlış geçerli olmasaydı, dayanma hiç kuşkusuz Tanrı’nın karşılıksız...