Teoloji & Doktrin

Tanrı’nın Sağlayışı “Doğal” Olayları da Düzenler

Farklı olayların genellikle Tanrı’nın eşsiz sağlayışının karakterine tanıklık ettiğini de söylüyorum. Tanrı, çölde insanlara bol kuş getiren güney rüzgârını çıkarmıştır [Çık. 16:13; Say. 11:31]. Yunus’u denize atacağı zaman da, hava çevrintisi çıkararak şiddetli bir rüzgâr göndermiştir [Yun. 1:4]. Tanrı’nın evrenin yönetimini kontrol ettiğini düşünmeyenler bunun, sıradan gidişatın dışında olduğunu söyleyeceklerdir. Yine de ben bundan, Tanrı’nın açıkça buyruğu olmadan hiçbir rüzgârın esmeyeceği sonucunu çıkarıyorum. Tanrı verdiği kararla hem bulutları hem de rüzgârları yönetmeseydi ve bunlarda gücünün eşsiz varlığını göstermeseydi, rüzgârları Kendine haberci, yıldırımları hizmetkârı, bulutları savaş arabaları yaptığı ve rüzgârın kanatlarına bindiği [Mez. 104:3-4] doğru olmazdı. Başka bir yerde de ne zaman deniz aniden çıkan rüzgârlarla köpürse bu güçlerin Tanrı’nın eşsiz varlığına tanıklık ettiğini öğreniyoruz. “O buyurunca şiddetli bir fırtına koptu, dalgalar şaha kalktı” [Mez. 107:25]; sonra da “Fırtınayı limanlığa çevirdi, yatıştı dalgalar” [Mez. 107:29]; başka bir yerdeyse halkını yakıcı rüzgârlarla cezalandırdığını duyurur [Amo. 4:9].

İnsana doğal olarak üreme gücü verilmesine rağmen Tanrı, bazılarını kısır bırakarak, bazılarına döl lütfunda bulunarak özel sevgisini açıklamaktadır [Krş. Mez. 113:9]; “Çünkü rahmin ürünü O’nun ödülüdür” [127: 3, mealen aktarma]. Bu nedenle Yakup karısına, “Ben Tanrı mıyım ki, sana çocuklar verebileyim?” der [Yar. 30:2, mealen aktarma]. Bunu hemen bitirelim: Bizim için doğada ekmekle beslenmek kadar doğal bir şey yoktur. Ama Ruh, Tanrı’nın özel armağanının sadece yeryüzünü yaratmak olmadığını, “insanın yalnız ekmekle yaşamadığını” da duyuruyor [Yas. 8:3; Mat. 4:4]; çünkü insanları besleyen bunun çokluğu değil, Tanrı’nın gizli kutsamasıdır[1]; tam tersine, ekmek desteğini çekip almakla tehdit etmesi gibi [Yşa. 3:1]. Aslında gündelik ekmek için edilen samimî dua [Mat. 6:11], Tanrı’nın babaca sevgisiyle bizi yiyecekle donattığı şeklinde anlaşılabilir sadece. Bu nedenle, peygamber imanlıları, Tanrı’nın onları beslerken en iyi aile babası görevini yerine yetirdiğine ikna etmek için, bütün canlara yiyecek verdiğini belirtir [Mez. 136: 25]. Bir tarafta, “Rab’bin gözleri doğru kişilerin üzerindedir, kulakları onların yakarışına açıktır” [Mez. 34:15], diğer tarafta da, “Rab’bin gözü dinsizlerin üzerindedir, topraktan onların anılarını silmek için” [Mez. 34:16, mealen aktarma] diye duyduğumuzda, yukarıdaki ve aşağıdaki bütün yaratıkların, Tanrı’nın hoşnut olduğu şekilde kendilerini kullanması için, itaat etmeye hazır olduklarını bilelim. Buradan, doğanın düzenini sürdürmek için O’nun, sadece genel sağlayışıyla yarattıklarını geliştirmediği, olağanüstü planıyla da kesin ve uygun bir amacı benimsediği sonucunu çıkarıyoruz.


[1] Krş. III. xx. 4

John CALVIN

Bu yazıda geçen konular: