Elçi Pavlus yolculukları sırasında, Mesih aracılığıyla gerçekleşen kurtuluş yolunu vaaz ederken Veriya şehrinde onu dinleyenler sıradışı bir şekilde ona karşılık verdiler. Diğer yerlerde Pavlus’u dinleyenler onun öğretişine anında sert bir şekilde tepki gösterirken Veriya’daki insanlar daha asil karakterlilerdi. Onlar “Kutsal Yazıları Pavlus’un söylediklerinin doğru olup olmadığını öğrenmek için hergün inceliyorlardı”
(Elçilerin İşleri 17:11).
Belki de bu bölümleri büyük bir ilgiyle okumanıza rağmen, aklınızda yanıtlanması gereken sorular hala vardır. Belki de hala burada okuduklarınızın doğru olup olmadığını görmek istiyorsunuzdur. Hristiyanlık tarihi boyunca Kutsal Kitap’ın Üçlübirlik öğretişine karşı itirazlar yönetilmiştir. Bu itirazların çoğu da İsa’nın kim olduğu üzerinde yoğunlaşmıştır. Üçlübirlik öğretişine karşı birçok itiraz çıkmıştır ve bu itirazlar birçok farklı yolla ifade edilmiştir; fakat bütün bunların listesini çıkarmak ve bunları yanıtlamak imkansızdır. Fakat bu karşı çıkışlar birkaç gruba ayrılmaktadır. Burada ele aldığımız itirazlar bu grupların büyük bir kısmını yansıtmaktadır.
Şimdi anlatacağımız konu Üçlübirlik öğretişinin ve İsa Mesih’in özeti ve de Kutsal Kitap’ın bu öğretişine yapılan itirazların cevaplarıdır. Umuyorum ki bu süreçte hala kafanızda olan sorular yanıt bulur ve burada okumuş olduklarınızın gerçek olduğunu keşfedebilirsiniz.
Ayrıca şunu eklemeliyim ki, kilisenin konseylerinde tarih boyunca Kutsal Kitap’ın öğretişlerini basit bir terminoloji ile özetlemiş olmasına rağmen, ben burada Kutsal Kitapsal bu öğretişin anlamını sizlere günlük konuşma diliyle aktarmaya çalışacağım.
Üçlübirlik
Kutsal Kitap’ın Üçlübirlik öğretişinin özeti
- Yalnızca tek bir gerçek Tanrı vardır.
- Üç farklı kişi olarak var olmaktadır.
- Her bir üyesi tamamen tanrısaldır
Üçlübirliğe yöneltilen itirazlar
1) Üçlübirlik mantıklı bir fikir değildir. Buna nasıl inanabilirsiniz?
Tanrı insanı yarattığı zaman insanın iyi olduğu doğrudur, Tanrı insanlara olaylar üzerinde düşünme, onları sorgulama kabiliyetini vermiştir. Fakat bu insan mantığının ya da aklının sınırsız olduğu anlamına gelmemektedir. Aslında, Kutsal Kitap’ta Tanrı’nın insanların vardığı mantıksal sonuçlarla aynı görüşte olmadığı kısımlar da yer almaktadır. Örneğin, Romalılar kitabı insanların Elçi Pavlus’un öğretişlerini temel alarak mantıksal olarak sorabileceği soruları ifade etmektedir. Pavlus mektuplarında çeşitli yerlerde bu tür mantıksal soruları, “O zaman ne diyelim?” ifadesiyle birlikte kullanmaktadır. Daha sonra bu soruların arkasından Tanrı’nın yanıtını sunmaktadır: “Asla!” (Romalılar 6:2,15) ve “Ama, ey insan, sen kimsin ki Tanrı’ya karşılık veriyorsun?” (Romalılar 9:20). İnsan zekası ne kusursuzdur ne de anlayabilir niteliktedir.
Ayrıca Tanrı’nın insan zekasından ya da anlayışından çok daha üstün olduğunu söylemek gerekir. Tanrı Kutsal Kitap’ta şöyle söylemektedir, “Çünkü benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değil, sizin yollarınız benim yollarım değil” diyor RAB. “Çünkü gökler nasıl yeryüzünden yüksekse, yollarım da sizin yollarınızdan, düşüncelerim düşüncelerinizden yüksektir” (Yeşaya 55:8-99). Tanrı’nın Kelamı, ayrıca, Tanrı’nın “dilediğimiz ya da düşündüğümüz her şeyden çok daha fazlasını yapabilecek güçte” olduğunu söylemektedir (Efesliler 3:20).
Bu nedenle, ÜçlüBir olan Tanrı’dan söz ederken bizlerin zekasından ve aklından daha üstün bir Tanrı’dan söz ediyoruz. Üçlübirlik öğretişine inanıyoruz, çünkü bu, ebedi Tanrı’nın bizlere Kendi hakkında öğrettiği şeydir. Buna, böyle anladığımız ya da mantıksal olarak böyle açıklayabildiğimiz için değil, fakat Tanrı böyle söylediği için inanıyoruz.
2) Eğer Baba, Oğul ve Kutsal Ruh tamamen tanrısallarsa, o zaman neden üç Tanrı vardır demiyoruz?
Bazen “trietizm” olarak adlandırılan üç Tanrı vardır bakış açısı Kutsal Kitap’ı izleyenler arasında kabul gören bir bakış açısı değildir (fakat Mormonlar birden fazla tanrı olduğunu iddia etmektedirler). Üç Tanrı vardır görüşü insan mantığına Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un her birinin Tanrı olduğu gerçeğini yerleştirmeye çalışmaktadır. Bu öğretiş, Üçlübirlik tanımımızın yalnızca tek bir gerçek Tanrı olduğu kısmını yadsımaktadır. Fakat Kutsal Kitap, tek gerçek Tanrı olduğunu ve bu Tanrı’nın tek olduğunu açıkça göstermektedir (Yasanın Tekrarı 6:4; Yeşaya 40:25).
3) Eğer tek bir Tanrı varsa, o zaman Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un aynı kişinin farklı görünümleri olduğu sonucuna varamaz mıyız (örn, bir kişi farklı üç kostümle)?
Çoğu zaman Kendisini üç farklı yolla gösteren tek Tanrı bakış açısı, Tanrı’yı mantıksal bir yolla düşünmek için doğa benzetmelerinden kaynaklanır (ör, su üç hal alır: katı, sıvı ve gaz). Bazen bu bakış açısı, Tanrı’nın Kutsal Kitapsal tarihte farklı zamanlarda farklı şekillerde var olduğunu benimsemektedir. Başlangıçta Yaratıcı ve yasa koyan (Baba), daha sonra Kurtarıcı (Oğul) ve en son olarak Lütufkar (Kutsal Ruh) olarak var olduğunu ileri sürmektedirler. Bütün çeşitliliğinde bu bakış açısı, Tanrı’nın kişilerinin farklı kişiler olduğunu reddetmektedir. Örneğin, Baba Oğul’dan farklı bir kişidir. Özellikle ikinci ve üçüncü bölümde Kutsal Kitap’ın farklı üç kişi olduğunu öğrettiğini gördük. Rab İsa Mesih’in Babası (Efesliler 1:3) ve Oğul’u gönderen Baba’dır (Yuhanna 16:5). Baba ve Oğul Kutsal Ruh’u göndermiştir (Yuhanna 14:26; 15:26); kendilerini değil. Kutsal Kitap’ta bu üç kişinin birbirleriyle nasıl etkileşimde olduğunu gördüğümüzde, şu sonuca varmaktayız: Tanrı tek olmasına rağmen üç kişi olarak var olmaktadır.
4) Eğer tek bir Tanrı varsa, Baba’nın en üstün Tanrı, Oğul ve Kutsal Ruh’un daha aşağı seviyede ya da güçte olduğunu söylemek daha uygun değil midir?
Bu bakış açısı, Tanrı’nın birliğine zarar vermekte ve üç kişinin de tamamen tanrısal olduğunu reddetmektedir. Bu görüşün yandaşları Tanrı’nın birliğini tanımlamakta birçok farklı görüş benimsemektedir. Örneğin, Yehova Şahitleri, sadece Baba’nın Tanrı olduğuna, yani Oğul’un Baba’nın ilk yarattığı varlık, belki daha aşağı seviyede bir ilah olduğuna inanırlar, ayrıca Kutsal Ruh’un da tanrısal ve eril bir kişi olmadığını iddia ederler. Farklı bir bakış açısı da ,Yeni Çağ takipçilerinden gelmektedir (birçoğu Kutsal Kitap terminolojisi kullanmaktadır). Yeni Çağ takipçileri, tek Tanrı’nın, İsa Mesih de dahil olmak üzere her şeyde var olduğuna inanmaktadırlar.
Bu görüşler ,Kutsal Kitap’ın Oğul ve Kutsal Ruh’u içeren bütün öğretişlerinin içerisinde yer almamaktadır. Her ikisi de Baba’yla birlikte Kutsal Kitap’ta “Tanrı” olarak gösterilirler (Koloseliler 2:9; Elçilerin İşleri 5:4; 1. Korintliler 3:16-17). Baba’yla birlikte hem Oğul hem de Kutsal Ruh, sadece Tanrı’nın yapmış olduğu işlerde yer almıştır: evreni yaratmışlardır (Yaratılış 1:1; Yuhanna 1:3; Mezmur 104:30) ve günahkarları kurtarmışlardır (Luka 1:47; Titus 1:4). Bu görüşler ayrıca, İsa’nın Matta 28:19’da her üç kişiye de vermiş olduğu eşit konumu göz ardı etmektedir.
Bu itirazlar Kutsal Kitap’ın da yaptığı gibi, Tanrı’nın birliği korumaya yönelik olsa da, bunu Kutsal Kitap’ın Oğul’u ve Kutsal Ruh’un tanrısallığını içeren öğretişine ters düşen bir yolla yapmaktadır.
İsa Mesih
Kutsal Kitap’ın İsa Mesih ile ilgili öğretişinin özeti
- Sonsuzluktan beri Tanrı’nın Oğlu doğasında ve kişi olarak tanrısaldır.
- Kutsal Ruh’un gücüyle bakire Meryem’in rahmindeyken, kendisine bizlerin insan doğası eklenmiştir.
- O zamandan beri ve sonsuzluk boyunca iki farklı doğaya sahip tanrısal bir kişi olarak var oldu ve var olacaktır; bir doğası tanrısaldır ve diğer doğası insandır
İsa Mesih’e yöneltilen itirazlar
1) Kutsal Kitap aşağıda yer alan nedenlerden ötürü İsa’nın tanrısal değil, fakat Baba’dan daha aşağı bir konumda olduğunu öğretmez mi?
İsa Babası’na dua etmiştir. Ebedi Tanrı’nın Oğlu’nun kendisine bizlerin doğasını eklediği gerçeği kesinlikle anlayışımızın ötesinde olan bir gizemdir. Bu nedenle, İsa’nın yeryüzünde olan hayatının bazı yönleri O’nun Tanrı olduğunu göstermekte ve bazı diğer yönleri de O’nun insan olduğunu göstermektedir. Dua etmesi de O’nun insan olduğunun bir göstergesiydi.
Fakat, İsa’nın duaları O’nun yalnızca bir insan olduğu anlamına gelmemektedir. İsa ettiği duaların birinde şunları söylemiştir, “Baba, dünya var olmadan önce ben senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni yanında yücelt” (Yuhanna 17:5). İsa dua etmiş olmasına rağmen, Kendisine ve O’nunla birlikte Baba’nın da sonsuza dek sahip olduğu göksel yücelikten söz etmektedir.
İsa “Tanrım” demektedir. İsa’nın Babası’na “Tanrım” diye seslendiği ayetlerden biri Yuhanna 20:17’dir. Bu ayette İsa, dirildikten hemen sonra Babası’na dönmeyeceğini açıklamaktadır. Fakat İsa şöyle söylemektedir, “Benim Babam’ın ve sizin Babanız’ın, benim Tanrım’ın ve sizin Tanrınız’ın yanına çıkıyorum” (Yuhanna 20:17).
Burada dikkat edilmesi gereken nokta İsa’nın “bizim Babamız” ya da “bizim Tanrımız” dememiş olmasıdır. Bu durum bile kendi içerisinde İsa’nın Tanrı olduğunun ipucudur. Bizler tanrısal değiliz, fakat İsa tanrısaldır. Bu nedenle, İsa’nın Babası’yla olan ilişkisi bizimkine benzer nitelik gösterirken, Tanrı’yla olan ilişkisi eşsiz ve yeganedir. O, Tanrı’nın ebedi Oğlu’dur. Fakat kendisini izleyenler uğruna öldüğü için Hristiyanlar da O’nun ilişkisine benzer bir imtiyaz yaşamaktadır (D.A. Corson, The Gospel According to John [GrandRapids: Eerdmans, 1991], 645). Şimdi bu kişiler Tanrı’nın oğulları olarak evlatlık hakkını almışlardır (Romalılar 8:15-16) ve bu nedenle İsa’nın kardeşleridir (İbraniler 2:11-12).
Dahasını da söyleyebiliriz. İsa’nın Babası’na “Tanrım” olarak seslenmesi gerçeği, İsa’nın Tanrı’dan daha aşağı seviyede olduğu anlamına gelmemektedir. Bu ayet sadece İsa’nın Baba Tanrı’nın istemine itaat ettiğini öğretmektedir. Baba ile Oğul arasındaki ilişki Mısır’dan Çıkış 4:16’da Musa ile Harun arasındaki ilişkiye benzerlik göstermektedir. Bu ayette Tanrı, Musa’ya kendisine Tanrı’nın Kelamı’nın verileceğini söylemektedir. Musa bunu Harun’a öğretmelidir, öyle ki Harun da onları insanlara aktarabilsin. Tanrı Musa’ya şöyle söylemiştir, Harun “sana sözcülük edecek, senin yerine halkla konuşacak. Sen de onun için Tanrı gibi olacaksın.” Musa Harun’dan çok daha üstün bir varlık olduğu için değil, fakat kendisine Tanrı’nın Kelamı’nın yetkisi verildiği için Harun için Tanrı gibiydi. Aynı şekilde, Baba İsa’nın Tanrısı’ydı, çünkü İsa Baba’nın isteğine itaat etti.
İsa “Baba benden üstündür” demiştir. İsa bunu Babası’na döneceği gerçeğine işaret ettiği Yuhanna 14:28’de söylemiştir. İsa, dünyaya geldiğinde Babası’nın isteğine itaat etmiştir. İsa bununla ilgili olarak şöyle söylemiştir, “Baba’nın bana buyurduğu her şeyi yerine getiriyorum” (Yuhanna 14:31). Baba daha üstündü, çünkü İsa Baba’nın yetkisi altında yaşamıştı. Fakat İsa’nın aynı zamanda Yuhanna 10:30’da “Baba ve ben biriz” dediğini de asla unutmamalıyız.
İsa için “tüm yaratılışın ilk doğanı” denmektedir. İsa için bu sıfat Koloseliler 1:5’de yer almaktadır. Bazıları bu betimlemenin İsa’nın Baba’nın yaratmış olduklarının içinde ilk varlık olduğunu öğrettiğini söylemektedir. Fakat bu “ilk doğan” teriminin tamamen yanlış anlaşılmasıdır.
“İlk doğan” her zaman olmasa da, genellikle ilk doğan oğula verilen statüye işaret etmektedir. Antik dönemde ilk doğan oğul aile içerisinde babadan sonra gelen en önemli kişiydi. Aynı zamanda erkek kardeşlerinin aldığı mirasın iki katı mirasa sahip olurdu (Yasanın Tekrarı 21:15-17).
Fakat 1. Tarihler 5:2, Yakup’un ailesinde ilk oğulluk halklarının Yusuf’a verildiğini göstermektedir. Yusuf ilk doğan değildi, aksine Yakup’un doğan on iki oğlunun arasında o onbirinciydi. Fakat burada anlatmayacağımız olaylar zincirinde, Yusuf’a ilk doğan oğul yetkisi ve onuru verildi.
Kutsal Kitap İsa ile ilgili “bütün yaratılışın ilk doğanı” dediğinde, İsa’nın yaratılan ilk varlık olduğunu ima etmemektedir. Aksine, İsa’nın tüm yaratılış üzerinde onur ve yetkiye sahip olduğunu öğretmektedir. Aynı şekilde, bir sonraki ayet de şunu öğretmektedir: “Her şey O’nda ve O’nun için yaratıldı” (Koloseliler 1:16).
Kutsal Kitap “Mesih’in başı Tanrı’dır” demektedir. Bu ifade 1 Korintliler 11:3’de yer almaktadır. Bundan önce şu ifade yer almaktadır: “Kadının başı erkektir.” Erkek ve kadınla ilgili olan bu ifade erkeğin kadından üstün olan bir varlık olduğunu öğretmemektedir. Bu nedenle, biz de bu ayetin Baba Tanrı’nın Mesih’ten üstün olduğu sonucuna varmamalıyız. Bu ayet, yetkiler altındaki insanları tanımlamaktadır. Tıpkı Mesih’in Baba Tanrı’nın yetkisi altında olduğu gibi kadın da erkeğin yetkisi altındadır.
İsa’ya Tanrı’nın Oğlu denmektedir. İnsan ilişkilerinde oğul babanın sahip olduğundan daha az insansal niteliğe sahip değildir. Aynı şekilde, Oğul’un tanrılığı da Baba Tanrı’nınkinden daha aşağı seviyede değildir. Birinci bölümde de bahsettiğimiz gibi, İsa kendisine Tanrı Oğlu dendiğinde, Kendisinin Tanrı ile eşit olduğundan söz ettiği anlaşılıyordu (Yuhanna 5:18). İsa, söylemiş olduğunun anlamını değiştirmek yerine, zulüm görmeye ve sonunda “Tanrı’nın Oğlu” ifadesinin ne anlama geldiğini yani kendisinin Tanrı’yla eşit olduğunu bildiği için çarmıha gerilmeye gönüllü olmuştu.
Bu liste, İsa Mesih’in tamamen tanrısal olduğunu inkar eden itirazlarına karşı Kutsal Kitap’ın yollarını tamamen içermese de, bu cevaplar Kutsal Kitap’ın öğretişiyle ilgili sorulan diğer soruların nasıl yanıtlanması gerektiğiyle ilgili bir rehber olabilir.
2) İsa’nın insan olduğunu, fakat Tanrı’nın hikmetinin sıradışı bir şekilde O’nda mevcut olduğunu söyleyemez miyiz?
Yüzyıllar önce yöneltilmiş olan bu itiraz, Kutsal Kitap’ın İsa’yı Tanrı olarak göstermesini açıklamaya çalışırken bir yandan da İsa’nın yalnızca bir insan olduğunu anlatmaya çalışmaktadır. Bu itiraz Üçlübirliğe yönelik dördüncü soruda yöneltilen düşünce tarzını taşımaktadır. Bu görüş, Kutsal Kitap’ın İsa’nın başlangıçta Baba’yla birlikte olduğu (Yuhanna 1:1-2) ve İsa’nın İbrahim’den bile önce Tanrı olduğu (Yuhanna 8:58) öğretişlerini yadsımaktadır. Fakat Kutsal Kitap’taki bu ayetler bizlere İsa’nın ebedi Tanrı olduğunu öğretmektedir.
3) İsa Tanrı’ydı, fakat yalnızca insan olarak kendini göstermiş olması mümkün değil midir?
Bu itiraz, İsa Mesih’in gerçek insan doğasını reddeder ve Kutsal Kitap’ın İsa’nın insansal yönü ile söylediklerini yadsır. Yuhanna müjdesi şöyle söylemektedir, “Söz beden aldı” (Yuhanna 1:14). Petrus da şöyle söylemektedir, “Nasıralı İsa bir insandı” (Elçilerin İşleri 2:22). 1. Yuhanna 4:2 şöyle söylemektedir, “İsa Mesih’in beden alıp dünyaya geldiğini kabul eden her ruh Tanrı’dandır. Tanrı’nın Ruhu’nu bununla tanıyacaksınız.”
4) Eğer İsa hem Tanrı hem de insansa, o zaman tamamen iki farklı kişinin, yani tanrısal bir kişi ve o doğaya sahip ve de insan ve o doğaya sahip, kombinasyonudur demek en doğrusu değil midir?
Bu itiraz, İsa Mesih’in tanrısal ve insan doğalarının her gerçek yolla bir olduğunu inkar etmektedir. Bu görüş tanrısal bir kişi olan İsa Mesih’in yüzde yüz Tanrı ve yüzde yüz insan olduğunu öğreten Kutsal Kitap’a karşı çıkmaktadır. Örneğin, Yuhanna 1 hem “Söz Tanrı’ydı” hem de “Söz beden aldı” demektedir (Yuhanna 1:1,14). Yeşaya 9:6 da doğacak olan oğulun adının “Güçlü Tanrı” olacağı belirtilmektedir.
5) İsa iki doğaya sahip demek yerine, bir şekilde insan ve tanrısal doğası alaşımda bulundu ve bu iki doğa arasında başka bir hal aldı diyemez miyiz (bakır ve tenekeden oluşmasına rağmen kendine has özellikler taşıyan bronz alaşım gibi)?
Bu görüş, Mesih’in bakire Meryem’den doğmasına rağmen tek doğa ile bir insan olduğunu söyeleyerek Mesih’in birliğini korumaya çalışmaktadır. Fakat bu görüş, İsa’nın bizim sahip olduğumuz gibi insan doğasına sahip olduğunu reddeder ve bu görüşe göre İsa’nın insan doğası tanrısallığı ile erimiştir ve kaynaşmıştır. Kutsal Kitap İsa’nın günah dışında bizler gibi aynı doğaya sahip olduğunu söylemektedir (İbraniler 2:17; 4:15). İsa’nın bizlere olan bu benzerliği kurtuluşumuz için hayati önem taşımaktadır. İsa, bizlerin insan doğasına sahip olduğu için, günahkar insanların yerine ölebilmiştir.
SONUÇ
Bu kitap, mümkün olabilecek en açık şekilde kurtaran Tanrı’yı, Üçlübirliği sunmaya çalıştı. ÜçlüBir olan Tanrı, Kendisinin nasıl biri olduğu üzerine dayanan bir yolla bizlere merhametini gösterebildi. O, üç kişi olarak var olan tek Tanrı’dır. Fakat farklı olmalarına rağmen bu üç kişi sonsuz bir birlik içerisinde birlikte çalışmaktadır. Günahımızın ışığında ve Tanrı’nın günaha olan adil yargısında, Baba Kutsal Ruh’un gücüyle Oğul’u göndermiştir.
Bir dakikalığına bu tanrısal Kurtarıcı İsa’nın tamamen yeterli olduğu üzerinde bir düşünün. Tanrı’nın Oğlu olarak, O’nu Kurtarıcımız olarak mükemmel bir şekilde hazırlayan Ruh’un gücüyle geldi ve günahlarımızın tamamen affedilmesi için Baba’nın istediklerini tamamen yerine getirdi. Tanrı olarak, Kutsal Baba’nın önünde günah için tamamen gerekli olan ve kabul edilir kurban olarak durabilir. İnsan olarak, bizlerin yerini alabilmek için bizlere yeteri kadar yakındı. İbraniler kitabı, Mesih “bizim için Tanrı’nın önünde görünmek üzere asıl göğe girdi” diyerek İsa’nın bu özelliklerini bizlere öğretmektedir (İbraniler 9:24). Bizleri günahlarımızdan kurtarmaya yeterli başka hiç kimse yoktur.
Bu, bizlere kurtuluşu sunan Kurtarıcı Tanrı’dır, öyle ki günahlarımızdan bağışlanma bulalım. O, bizlere günahlarımızdan tövbe ederek ve günahlarımız için gerekli olan her şeyi İsa’nın ödediğine inanarak İsa Mesih’e iman etmemizi, O’na güvenmemizi emreder. O, Kutsal Kitap’ta bizlere bağışlanma için bir kere Mesih’e döndükten sonra, O’nun sözüne itaat ederek ve Kutsal Ruh’un gücüne dayanarak ,O’nu izlemeye devam etmemiz gerektiğini söylemektedir. Eğer Mesih’e güveniyorsak, Mesih bizlere tarihin bu son safhasında bizleri kendisiyle sonsuza dek birlikte olalım diye almak için görünür bir şekilde tekrar geleceğini vaat etmiştir. Ve o zaman Tanrı’nın çocukları olarak, Mesih’in O’nun yolundan gidenler için kazandığı imtiyazları görecek ve onlardan zevk alacağız.
Daha önce size böyle mükemmel bir Kurtarıcıdan daha harika bir kurtuluş sunuldu mu? Bu kitapta tekrar ve tekrar alıntılanan ayetleri çalışınız ve Tanrı’nın İsa Mesih’te sunduğu kurtuluşun gerçek olup olmadığını kendiniz görünüz.
Giriş: Üçlü Birlik ve Hristiyanlık
Bölüm 1: İsa Mesih, Tanrı’nın Oğlu
Bölüm 2: Rabbimiz İsa Mesih’in Baba’sı ve Tanrı’sı
Bölüm 3: Mesih’in Ruhu
Bölüm 4: Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un Adı
Bölüm 5: O’nun Merhameti Sayesinde
>> Bölüm 6: Eğer Gerçekse Görmek (Şu anda bu bölümü okuyorsunuz)
Yorum Ekle