İnsanlara, günahları için kurban kesmelerini söylerken Tanrı’nın bir amacı vardı. Bunun aracılığıyla günahlar için en son kurban olacak kişiyi beklemelerini öğretti. 1. Petrus 1:10’da bizlere şöyle denmekte: “Size bağışlanacak lütuftan söz etmiş olan peygamberler, bu kurtuluşla ilgili dikkatli incelemeler ve araştırmalar yaptılar”. Mesih ise öğrencilerine şunları söylemişti: “Ama ne mutlu size ki, gözleriniz görüyor, kulaklarınız işitiyor! Size doğrusunu söyleyeyim, nice peygamberler, nice doğru kişiler sizin gördüklerinizi görmek istediler. Sizin işittiklerinizi işitmek istediler, ama işitemediler” (Matta 13:16-17).
Eski Ahit’teki günahların karşılıksız olarak bağışlanacağına ilişkin vaatler, Yeni Ahit’teki müjdenin gelişini bekliyordu. “Tanrı bizi, yaptıklarımıza göre değil, kendi amacına ve lütfuna göre kurtarıp kutsal bir yaşama çağırdı. Bu lütuf bize Mesih İsa’da zamanın başlangıcından önce bağışlanmış ve şimdi O’nun gelişiyle açığa çıkarılmıştır” (2. Timoteyus 1:9-10). Tanrı’nın daha önce vaat ettiklerini Mesih’te insanlara verdiğini Pavlus bizlere öğretmektedir.
Eski Ahit’in Yasası ile Yeni Ahit’in müjdesi arasındaki fark, Yasa’nın, işlerle kazanılan doğruluğa dayanan bir anlaşma iken, müjdenin işlerden bağımsız olarak imanla alınan doğruluğa dayanmasındadır. Ancak bu, yasanın geçersiz kılındığı anlamına gelmez: aslında, teyit edilmiştir. Törensel yasa Mesih’in gelişiyle durdurulmamış, ama tamamlanmıştır. Tüm kurbanlar, kan akıtılması aracılığıyla günahların ortadan kaldırılmasını simgeliyordu ancak Mesih öldüğünde, artık simgesel olarak değil, günahlar gerçek olarak ortadan kaldırılmıştı.
John Calvin, Kutsal Kitap Hristiyanlığı
Yorum Ekle