Genel

Evanjelikler ve Müjde

İngiliz filozof Anthony Flew, bir keresinde filozofların ve teologların Tanrı
hakkında konuşurlarken maruz kaldıkları sıkıntıları tarif etmek için bir mesel
anlatmıştı. ‘Tanrı hakkında konuşulurken” o kadar çok ve farklı şey söylenmişti
ki, Flew, en sonunda, tanrı sözcüğünün “binlerce nitelemenin ölümünden” sıkıntı
çektiğini söyleyerek bu konuyu sonlandırdı. Dilimizin Tanrı hakkında kısır
kalması, 1960’ların sözde “Tanrı’nın Ölümü” tartışmalarının geniş kısmından
sorumlu idi. Bugün bizler, müjdeciler terimi konusunda benzer dilbilimsel
krizlerle yüz yüze geliyoruz. Bu kelime de, artık tanımlayıcı bir kategori
olmaktan çıktığı için binlerce nitelemenin ölümünden cefa çekmedi mi?

Gelişmemiş şekliyle müjdeciler terimi teolojik veya dini bir etiket işlevi
görür. Etiketler, kişileri belli ideolojik gruplara yerleştirmek için bir nevi
yardımcıdır. Liberal, muhafazakar, klasik ve Ortodoks gibi terimleri bu şekilde
kullanırız. Ya da, daha belirleyici şekilde, Kalvinist, Arminian ve
Dispensationalistler gibi belli düşünce ekollerini işaret ederiz.

Bu etiketlerin kullanarak, bizler, genel grupları kategorize etmeye çabalarız.
Bu tip etiketler kolaylıkla kötüye kullanılabilir çünkü çok geniş kapsama sahip
terimlerdir.

Öte yandan, bir anlamda her kelime bir etikettir. Nesneleri, eylemleri ve daha
niceleri tanımlamak için kullandığımız isimlerdir. Kelimelerin kendileri
tuhaftır ama bilgiyi ve iletişimin sağlanmasını mümkün kılan güçlü araçlardır.
Konuşulan ve yazılan (veya işaret dilini gösteren) kelimelerin dinamiğini
düşündüğümüzde aslında bütün dillerin bir anlamda işaret dili olduğunu anlarız.
Kelimeler, tanımlanmış şeyleri şekillendirmez, kendilerinin ötesinde olan bir
şeylere anlam kazandırır. Nesnelere, eylemlere veya düşünce ve fikirlere işaret
eder.

Harfleri, kelime oluşturmak için kullandığımızda, kalıpları düzgün bir şekilde
sıraya koyarız. Farklı diller, yazılı kelimeleri oluşturmak için farklı harf ve
şekillerdir. Örneğin, İngilizce, yirmi altı harften oluşan bir alfabe kullanır.
Alfabe kelimesinin kendisi Yunan alfabesinin ilk iki harfi olan alfa ve betadan
türemiştir.

Bu yirmi altı harfi tekrar tekrar sıraya koyarak farklı binlerce kelime
yaratabiliriz. Diğer dil grupları kelime oluşturmak için aynı alfabeyi
kullanırlar. Bu alfabeyi kullanan çeşitli dilleri düşünürsek, aynı yirmi altı
harfle milyonlarca kelime oluşturabiliriz.

Alfabemizin bireysel harfleri yazılı şekillerden oluşur. A harfini yazmak için
iki dikey, bir yatay çizgi kullanırız. Eğri çizgileri bu dikey ve yatay
çizgilere ekleyip birleştirerek diğer harfleri oluştururuz. Tek dikey çizgi ve
iki eğik çizgi ile bir B harfi yapabiliriz. Yirmi altı harfin oluşumunu
parçalara ayırırsak eğer, çeşitli şekillerde bir araya gelmiş, bir avuç değişik
şekil ve formlar olduklarını görürüz. Bu yüzden, eğer biraz düz biraz eğik çizgi
kullanırsak, İngilizcede yer alan kelimelerin tamamını basmayı öğrenebiliriz.

Benzer şekilde, insan tarafından çıkarılan az sayıda farklı ses vardır; konuşma
dilinin seslerini oluşturmak için çeşitli şekillerde düzenlenebilen seslerdir
bunlar.

Karım ve ben, beş yıl boyunca salon dansları dersi aldık. İlk dersimizde
eğitmenimiz, eğer yürüyebiliyorsak dans da edebileceğimizi söylemişti. Çok kısa
zamanda fark ettik ki tango, vals, ya da çaça gibi sofistike danslarda uygulanan
çok sayıda karmaşık hareket, çeşitli şekillerde birleştirilmiş bir avuç basit
yürüme hareketine indirgenebiliyor.

Kelimeler bilginin anahtarıdır. Sınıflandırma veya taksonomi biliminin bir
şeklidir. Sınıflandırmayı, lisedeyken biyoloji dersinde alem, filum, takım,
cins, tür, familya gibi kelimelerin arasındaki fark bizlere öğretildiğinde
öğrendik. Tüm bilginin kökeni olan bu sınıflandırmanın basit yöntemi
benzerlikler ve farklılıkları belirlemektir. Biyolojide hayvanlar alemi ile
bitkiler aleminin ayrımını yaparız. Hayvanlar ve bitkiler arasında farklılık
olduğunu bilsek de, bu ikisi ortak bir paydada buluşur: Her ikisi de yaşayan
şeylerden oluşur. Biyolojinin lider kategorisi, yaşam kategorisidir. Biyoloji
kelimesi, tam olarak yaşam (bios) ve yaşam kavramı veya yaşam mantığı {logos)
anlamına gelir.

Biyoloji, fizik, astronomi veya kimya gibi diğer bilimlerden farklı olarak
spesifik bir bilimdir. Biyoloji aleminde, zooloji (hayvan yaşamı üzerine
çalışma) ve botanik (bitki yaşamı üzerine çalışma) arasındaki ayrımı
yapabiliriz.

Bilimin bütün bölümleri, farklılıkların ve benzerliklerin göz önünde tutulmasını
öngören taksonomi sayesinde farklılaşmıştır. Örneğin, bütün memeliler hayvandır,
ama bütün hayvanlar memeli değildir.

Biyoloji için geçerli olan, tüm diller ve bilgiler için de geçerlidir. Bir
sözcüğün bir şeyi ifade edebilmesi için o şeyi diğer şeylerden farklı, kendine
özgü kılacak bir şeye işaret etmesi gerekir. Eğer tüm kelimeler aynı şeyi
gösteriyor, işaret ediyor olsaydı, dilimiz ve bilgimiz tek bir kelimeye
indirgenmiş olacaktı. Kelimeler, anlamlı olabilmek adına bir şeyin onu diğer
şeylerden ayıran noktasını göstermeliler. “Budur” ve “şu” değildir gibi.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın