(a) Bile bile bilgisizlik. Hoşea 4:6’da Rab, “Yok oldu halkım bilgisizlikten” diye duyurmaktadır. Onların mazeretleri yoktu. Bilgiye ulaşabilirlerdi – Tanrı, ulaklarını göndermişti ama onlar öğrenmek istemiyorlardı. Bilgisizlikleri bile bile ve kasıtlıydı. Anlayamıyor değillerdi; sadece anlamıyorlardı. Bugün de onlar gibi pek çok kişinin olmasından korkarım. Birçoğunun evinde, hatta elinde Kutsal Kitap var ama onlar Yaratan’ın ne dediğini anlamaya inatla direniyorlar. Tanrı’yı ve yollarını bilmemek gurur duyulacak bir şey değildir. Kutsal Kitap’ta, “Rab, alev alev yanan ateş içindeki güçlü melekleriyle göründüğü zaman, Tanrı’yı bilmeyenlerden ve Rab’bimiz Mesih İsa’nın müjdesine itaat etmeyenlerden öç [alacaktır]” (2. Selanikliler 1:7-8) denmektedir. Dikkat edin, onların arasında olmayın – bilgisizliğiniz yüzünden ölmeyin!
(b) Mesih ‘e güvenmekten kaçınma. Rab Mesih İsa, Kendisini izleyen etrafındaki kalabalığı, “Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz” (Luka 14:26) diye uyarmıştır. Ne var ki, çok az kişi dininde bu kadar yol kat etmeye hazırdır. Kendilerini Mesih’e koşulsuz adamazlar. Günahı çok severler. Kendilerini inkâr etmemek ve gerçek bir Hristiyan olmanın bedelini hesaplamamak için inatla direnirler.
(c) Dinsel formalite. Birçok kişi dinin gözle görülen bir tarzıyla yetinmektedir. Bu, başkalarını etkileyebilse bile, onların sonsuza kadar mahvolmalarına yol açacaktır. Kiliseye gidebilirler, oruç tutabilirler, dua edebilirler, geçerli nedenlerden ötürü cömertçe yardım edebilirler ve kurtulmak için iyi bir şans yakaladıklarına gerçekten inanabilirler. Ancak Tanrı’nın işini yüreklerinde hiç deneyimlemedilerse ve Mesih’in yaşamı ve müjdesi konusunda hiçbir kişisel bilgileri yoksa bütün umutlarına rağmen mahkûm edileceklerdir. Dininiz ancak sizi katılaştırmaya, yanıltmaya ve kandırmaya yarıyorsa bu, korkunçtur.
(d) Dindeki yanlış güdüler. Ruhsal güdüler olmadan “iyi işler” yapmak çok kolaydır. Dinsel etkinliklerde bulunurken asıl güdünüz vicdanınızı rahatlatma, başkalarını etkileme, ruhsal biri olarak ün kazanma ya da çeşitli armağanlarınızla ve yeteneklerinizle gösteriş yapmaysa o zaman güdüleriniz murdardır ve sizin hâlâ yeni bir yüreğe ihtiyacınız vardır.
(e) Kendi doğruluğunuza güvenme. İyi yaradılışınızın size Tanrı’yla esenlik vereceğine güveniyorsanız, Mesih’in yetkin doğruluğunu reddediyorsunuz demektir. Ne kadar tuhaf gelse de, düşündüğünüz “iyi işler”, tıpkı günahlarınız kadar nihaî mahkûmiyetinize yol açabilir. Gerçek şu ki, Tanrı’yı gazabından vazgeçirmek, bağışlanmak ve O’ndan inayet görmek için yapabileceğiniz hiçbir şey yoktur. Böyle yapmaya çalışırsanız, kendinizi kurtarıcı duruma getirmeye çalışarak, gerçek Kurtarıcı Mesih İsa’ya hakaret edersiniz. Peygamber Yeşaya, “Hepimiz murdar olanlara benzedik, bütün doğru işlerimiz kirli âdet bezi gibi” (Yeşaya 64:6) diye duyurmaktadır. Elçi Pavlus gibi, biz de kendi doğruluğumuzla değil, “Mesih’e iman etmekle kazanılan, iman sonucu Tanrı’dan gelen doğrulukla” (Filipililer 3:8-9) övünmeliyiz.
(f) Hristiyan kutsallığından gizlice tiksinme. Yüksek ahlak standartlarına sahip ve dinlerini uygulamada çok kesin olan ama ciddi bir Hristiyan öğrenci olmak için hiç zamanı olmayan çok kişi vardır. Rab Mesih İsa konusunda çok heyecanlı olan ve O’na kulluk etmeye gayret eden insanların yanında büyük huzursuzluk duyarlar. Onlara, aşırı fanatikler diye bakarlar. Ne yazık ki, böyle düşünen insanlar, kutsallığa fazla değer vermezler. İyi olduklarını düşünseler bile, aslında yürekleri çürümüştür. Mesih’teki gerçek ve diri iman her zaman O’na benzeme isteğine neden olacaktır.
g) Dünyayı aşırı sevme. Elçi Yuhanna, “Dünyayı sevenin Baba’ya sevgisi yoktur” (1. Yuhanna 2:15) diye yazmaktadır. İnsanların, farkında olmadan, günahtan suçlu olmaları alışılmadık değildir. Kimi zaman, bir bireyin, kendini önemsemezken, görebildiği ve dokunabildiği şeylerle kafasının tamamıyla meşgul olduğu başka herkes için besbellidir. Zihninin dünyadaki şeylerle meşgul olmasına ve gerçeğe gözlerini kapamasına her türlü bahaneyi bulur. Korkarım ki, Hristiyan olduğunu ikrar eden birçok kişiyi, Rab İsa’dan daha çok dünyasal şeyler büyülüyor. Yine de, onlara sorsaydınız, Mesih’e her şeyin üzerinde değer verdiklerini söylerlerdi. Ancak durup kendilerini irdeleselerdi, dünyayı O’ndan çok daha fazla sevdiklerini hemen anlarlardı. Kutsal Kitap’ta, “Benliğe uyanlar, benlikle ilgili, Ruh’a uyanlarsa Ruh’la ilgili işleri düşünürler” (Romalılar 8:5) denmektedir. Günahkâr yaratılışınızın arzularını inkâr edemiyorsanız ve eğilimlerinize her zaman kendinizi kaptırmayı amaç ediniyorsanız, siz hâlâ günahlarınızın içindesiniz. “Mesih İsa’ya ait olanlar, benliği, tutku ve arzularıyla birlikte çarmıha germişlerdir” (Galatyalılar 5:24). Elçi Pavlus’la öğrencileri örnek almalıyız (1. Korintliler 9:27). Ölçüsüz sevgi, yasaya uygun konforu sevmek bile olsa, en açık ve en çirkin günahlar kadar sizi Kurtarıcı’dan uzak tutmakta etkili olabilir.
(h) Öç almak için her şeyi yakıp yok eden susuzluk. Hristiyan olduğunu öne süren pek çok kişi, incindikleri kişilere karşı sürekli kin güderler. Ama başkalarına günahlarını ödetme isteği, müjdenin ruhuna ve Mesih örneğine aykırıdır. Bu acılığın kök salmasına izin verildiği, bundan nefret edilmediği, buna karşı direnç gösterilmediği ve bunun öldürülmediği yerde, merhamet ruhunun ve Tanrı’nın gerçek halkının özelliği olan şefkatin bulunmadığı apaçıktır. Rab İsa, günahlarınızın bağışlanmasında Tanrı’nın merhametini deneyimlediyseniz, size karşı günah işleyenleri de bağışlamaya hazır olmanızı açıkça öğretmektedir (Matta 18:21-35).
(i) Kontrolsüz gurur. Kadınlar ve erkekler, Tanrı’yı övmekten çok başkalarının onları övmesini sevdiklerinde ve yüreklerini başkalarından onay görmeye hazırladıklarında Rab İsa’ya yabancı oldukları besbellidir. Elçi Pavlus, hâlâ insanları hoşnut etmek isteseydi, Mesih’in kulu olmayacağına tanıklık etmektedir (Galatyalılar 1:10). Yüreğinizdeki gururu görmüyorsanız ve onun altında inlemiyorsanız bu, günahta öldüğünüzün işaretidir.
(j) Sahte güvenlik duygusu. Milyonlar değilse de binler, başlarına ani bir yıkım gelmek üzereyken, “Esenlik ve güvenlik!” diye haykırırlar. Rehavet, yıkıcı sonuçları olan çok büyük bir kötülüktür. Birçok kişi, ancak çok geç olduğunda uyanır. Her şeyin yolunda gittiğini sanıyorsanız, güvencenizin neye dayandığını düşünün. Kendinizde gerçek bir imanlının işaretlerini saptayabiliyor musunuz? Saptayamıyorsanız, derdin sayısından korktuğunuzdan çok, esenlik duygunuzdan korkmanız için her neden vardır. Sahte bir güvenlik duygusu çoğunlukla canın en amansız düşmanıdır.
Eğer buraya kadar benimle birlikte geldinizse, “Bütün bunlar doğrusuysa kim kurtulabilir?” diye sorduğunuzu hayal edebiliyorum. Kiliselerde oturan, Tanrı’ya ibadet etmek için her hareketi yapan, yürekleri O’na uygun olmayan çok çok çok insan vardır. Rab onları değiştirmezse onları cennette görme umudu yoktur.
Tanrı vicdanınızı uyandırsın, merhamet ve bağışlanma ihtiyacınızı size göstersin diye dua ediyorum. Durumunuza aldanmayın, sahte bir güvenlik duygusu içinde uyuşup kalmayın, tersine, kendinizi Tanrı’nın sizi gördüğü şekilde görün diye dua ediyorum. Yüreğinizin yenilenip yenilenmediğini kuşku duymadan görün diye dua ediyorum. İçinizde bu değişiklik olduysa, Rab’bin sizin için yarattığı farkı anlayın diye dua ediyorum. Öte yanda, hâlâ bilgisizseniz, dua etmiyorsanız ya da açgözlüyseniz günahınıza inanın, Mesih’e gerçek ve diri bir imanla gelin diye dua ediyorum.
Kendinizi kandırmayın diye ısrar ediyorum. Kutsal Kitap vicdanınızı etkilesin. Tanrı’nın Sözü’nün sizin durumunuzla ilgili ne dediğini dinleyin. Son derece kötü bir yüreğin, kurnaz Ayartıcı’nın ve günahın kandırıcılığının güçleri öyle birleşir ki, sizi kolayca yanlış yönlendirir. Bu nedenle, kendinizi irdelerken hiçbir çabayı esirgemeyin. Yüreğinize güvenmeyin. Rab’den sizi yoklamasını isteyin. Tanrı’nın önünde dururken hâlâ temiz değilseniz, bir Hristiyan arkadaşınızdan ya da bir hizmetliden size yardım etmesini isteyin. Sonsuza kadar sürecek gönencinizden hiçbir kuşkunuz kalmayıncaya kadar vazgeçmeyin.
Ey Tanrı, yokla beni, tanı yüreğimi, Sına beni, öğren kaygılarımı. Bak, seni gücendiren bir yönüm var mı, Öncülük et bana sonsuz yaşam yolunda! (Mezmur 139: 23-24)
Joseph Alleine
Yorum Ekle