İnancımız

Hristiyan Olmak – Nasıl Hristiyan Olunur?

Bir Hristiyan’ın ne olduğu konusunda birçok kişide çok yaygın olan yanlış görüşlerin birçoğuna baktığımıza göre, Hristiyan ol­manın gerçekte ne demek olduğunu düşünmenin zamanı geldi.

1. Kutsal Ruh, sizi değiştirmelidir
Hristiyan olmak, Kutsal Kitap’ta, “Ruh aracılığıyla kutsal kılın­ma” (2. Selanikliler 2:13) ve “Kutsal Ruh’un yenilemesi” (Titus 3:4-6) diye anlatılmaktadır. Baba Tanrı’yla Rab Mesih İsa bu işe kesinlikle dâhil olsalar da (örneğin; 1. Petrus 1:3; Elçilerin İşleri 5:31’e bakın), insanları Hristiyan yapmanın aslında Kutsal Ruh’un işi olduğu Kutsal Kitap’ta gösterilmektedir. Bu nedenle Rab İsa, Hristiyan’ı, “Ruh’tan doğmuş” biri diye tanımlamak­tadır (Yuhanna 3:5-6).

Başka bir deyişle, Hristiyan olmak, insan olarak bizim gücü­müzün ve yeteneğimizin dışındadır. Kutsal Kitap’ta, Hristiyan, “ne kandan, ne beden ne de insan isteğinden doğdu; Tanrı’dan doğdu” (Yuhanna 1:13) denmektedir. Kendinizi asla Tanrı’nın çocuğu yapamazsınız ve hiç kimse de sizi Tanrı’nın çocuğu yapamaz. Hristiyan olmak, ölümden dirilmeyle ilişkili olarak anlatılmakta (Efesliler 2:1) ve bunu ancak Tanrı yapabilmekte­dir. Kutsal Kitap’ta bu, yeni bir yaratık olmaya da benzetilmek­tedir (2. Korintliler 5:17). Ayrıca ancak Tanrı yaratabilmekte ve yenileyebilmektedir. Kadınlar ve erkekler biçimlendirebilmekte, kalıba dökebilmekte ve uyarlayabilmektedirler ama Yaratan, sa­dece Tanrı’dır.

2. Tanrı’nın lütfuna ihtiyacınız vardır
Tanrı, hiçbirimiz için bir şey yapma yükümlülüğü altında değil­dir. O’nun inayetine hiç kimse “layık değildir”. Kutsal Kitap’ta, Tanrı’nın, “doğrulukla yaptığımız işlerden ötürü değil, Kendi merhametiyle” bizi kurtardığı söylenmektedir (Titus 3:4-6). O, “bizleri Kendi isteği uyarınca, gerçeğin bildirisiyle yaşama ka­vuşturdu” (Yakup 1:18) ve Elçi Pavlus, Baba Tanrı’nın, insan­ları seçtiğini ve onları, çoktan sahip oldukları hiçbir kutsallığın ölçüsüne bakmadan kutsal olmaya çağırdığını açıklamaktadır (Efesliler 1:4). Kutsal Ruh’un kudretli işinden kazanç sağlamak ya da bu işe layık olmak için kimse bir şey yapmaz, yapamaz da.

Tanrı, yüreğini bize çevirmek için bizde hiçbir şey bulamaz. Tersine, sırtını döndürecek ve kutsal öfkesini kışkırtacak çok şey vardır. Yaratılışımız gereği biz günahkâr, kötü, isyancı, dü­zenbaz, itaatsiz ve tanrısızız, oysa Tanrı kutsal, pak, günahsız, doğru, adil, sadık ve iyidir. Böyle bir Tanrı, tamamıyla lütfun- dan ötürü bizi sevmektedir. Lütuf derken, biz tam tersini hak etsek bile, Rab’bin bize sabır ve şefkat gösterdiğini söylüyorum. İnsanların sonsuza kadar Tanrı’yı övdüklerini ve başkalarına O’nun lütfunu anlattıklarını düşünün! Yine de birçoğumuz o kadar nankörüz ki, Tanrı’nın lütfunu pek durup düşünmeyiz ve durup düşündüğümüzde de çoğunlukla bu, çok soğuk ve resmi­dir. Elçi Petrus, tam tersine, “Büyük merhametiyle, yaşayan bir umutta bizi tekrar oğulluğa alan Baba Tanrı’ya ve Rab’bimiz Mesih İsa’ya şükürler olsun” (1. Petrus 1:3-4) diye açıklamak­tadır. Pavlus da benzer duygularını yazmaktadır: “Ama merha­meti bol olan Tanrı, bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, (kurtulduğunuz lütuf sayesinde) bizi Mesih’le birlikte yaşama kavuşturdu” (Efesliler 2:4-5).

3. Her şeyi Mesih İsa yapmıştır
Rab Mesih İsa olmadan hiç kimse Baba’ya gelemez. Kutsal Kitap’ta, “Tek Tanrı ve Tanrı’yla insan arasında tek bir aracı vardır. O da insan olan Mesih İsa’dır” (1. Timoteos 2:5) den­mektedir. İsa insan olarak Tanrı’nın yasasına itaat etmeseydi, haçta ölüp tekrar dirilmeseydi, biz, Tanrı’yla asla barışamazdık. O, tek yol, tek umuttur.

Rab Mesih İsa’nın işi sayesinde Tanrı, göksel yerlerde halkına her ruhsal kutsamayı vermektedir (Efesliler 1:3). İsa henüz burada, yeryüzündeyken, Kendisine daha sonra inanacak olanlar ve çarmıhta çektiği acının ve ölümünün sonucunda, bir Hristiyan olarak inananın herkes için özellikle dua etmiştir (Yuhan- na 17:20; İbraniler 10:10). Tanrı’nın bizi değiştirmesinin ve bizi Hristiyan yapmasının tek temeli Mesih’in acıları ve dualarıdır. Yeni bir yaratıksanız, samimi bir Hristiyan’sanız bunu tama­mıyla Mesih’e borçlusunuz. Başka kime gidebilirsiniz? Kim O’ndan daha büyük sevgi gösterebilir? Kendi günahkâr eğilim­leriniz, etrafınızdaki dünya ve bizzat şeytan, hepsi kalbinizi kazanmaya çalışabilir ama hiçbiri Mesih gibi sizin için çarmıha gerilmez. Sizin sevginize ve kulluğunuza değer biri olarak Rab İsa tektir.

4. Tanrı, sizi Kendisine getirmek için Kutsal Kitap’ı kullan­maktadır
Kutsal Kitap, Tanrı’nın kadınları, erkekleri ve çocukları Kendi­sine çekmek için kullandığı bir araçtır. Sadece Kutsal Kitap bize ışık ve anlayış verir, canımızı Tanrı’ya döndürür (Mezmur 19:7­8). Elçi Pavlus, Kutsal Kitap’ın kurtulmamız için bize bilgelik verdiğini yazmakta (2. Timoteos 3: 14-15) ve Petrus, onun, bi­zim yeniden doğduğumuz ölümsüz tohum olduğunu söylemek­tedir (1. Petrus 1:23). Tanrı’nın Sözü olan Kutsal Kitap bizi, Mesih’te imana getirir ve bize yeni bir yaşam verir (Romalılar 10:17; Yakup 1:18). Mezmurcu, “Koşullarını asla unutmayaca­ğım, çünkü onlarla bana yaşam verdin” diye haykırmaktadır (Mezmur 119: 93). Hristiyanların Kutsal Kitap’a müteşekkir ol­maları ve ona büyük değer vermeleri için her türlü neden vardır!

Tanrı’yı arıyorsanız Kutsal Kitap’ı çok düşünerek ve büyük bir dikkatle okumanız önemlidir. Eğer mümkünse onun sadakatle vaaz edildiğini dinleyebileceğiniz bir kilise bulmaya çalışın. Tanrı, vaizleri, dinleyenlerin gözleri açılsın ve Kendisine dön­sünler diye çağırmıştır (Elçilerin İşleri 26:18). Onları, kurtu­luşun yolunu size göstersinler diye atamış, donatmıştır (Elçilerin İşleri 16:17). Onları eleştirme, onları küçümseme ayartmasına karşı direnin ama tersine, onları dinleyin ve Tanrı, vaaz ettikleri mesajı anlamanıza yardım etsin diye dua edin.

5. Her bir parçanız etkilenecektir
Görmüş olduğumuz gibi, sadece Tanrı sizi Hristiyan yapabilir. Rab İsa, Baba Tanrı, O’na çekmezse kimsenin O’na geleme­yeceğini söylemektedir. Ne var ki, aynı zamanda Kendisine ge­len hiç kimseyi asla kovmayacağını da vaat etmektedir (Yu- hanna 6:37, 44). Bu iki gerçeğin birbirine ne kadar bağlı oldu­ğunu anlamaya başlayamayız ve neyse ki, anlamamız gerekme­mektedir, çünkü Tanrı’nın vaatleri ve emirleri çok nettir. Kutsal Kitap’ta, “Günahlarınız silinebilsin diye tövbe edin ve Tanrı’ya dönün” denmektedir (Elçilerin İşleri 3:19). “Rab Mesih İsa’ya inanın, kurtulacaksınız” (Elçilerin İşleri 16:31). Tövbe edip ina­nırsam kurtulacağımdan emin olabilirim. Ama tövbe etmezsem mahkûm olurum. Başka hiçbir şey bundan daha net olamaz!

Şimdi sıra, Hristiyan olduğunuzda meydana gelen radikal deği­şimi daha ayrıntılı düşünmeye geliyor. Bu, eski bir binayı tamir etmeye benzemez ama daha çok, yeni bir bina inşa etmeye ben­zer. Bu, kutsallık yaması vurma değil, yaşamınızın her alanına kutsallığın dokunması konusudur. Gerçek bir Hristiyan yeni bir yaratıktır: Her şey yenilenmiştir (2. Korintliler 5:17).

(a) Farklı düşüneceksiniz
Hristiyan olduğunuzda olayları başka bir bakış açısından gör­meye başlayacaksınız. Eskiden durumunuzda hiçbir tehlike gör­memiş olabilirsiniz ama artık Tanrı gözlerinizi açtı ve O’nsuz, durumunuzun kötülüğünün ne kadar ciddi olduğunu anlaya­bilirsiniz. Günahın hiçbir tehlikesinin olmadığını kabul etmiş olabilirisiniz ama şimdi günahın ne kadar büyük bir kötülük olduğunu görüyorsunuz, ondan nefret etmeye başlıyorsunuz, çok korkuyorsunuz ve kaçıyorsunuz. Günah yüzünden kendi­nizden bile nefret ettiğinizi göreceksiniz. Rab’bin Hezekiel’e dediği gibi, “Kötü yollarınızı, kötü işlerinizi anımsayacaksınız. Günahlarınız, iğrenç uygulamalarınız yüzünden kendinizden tiksineceksiniz” (Hezekiel 36:31). Daha önce fazla sorununuz olmadığını düşünmüş ve günahlarınızı Tanrı’ya itiraf etmeye gerçekten ihtiyaç olmadığını kabul etmiş olabilirsiniz. Ancak şimdi, Tanrı’nın gözünde murdar ve yoz olduğunuz gerçeğinin çok acı veren bir biçimde bilincindesiniz. Günah size ve yaptı­ğınız her şeye bulaşmıştır. Daha önce yaşamınızda var olduğunu bilmediğiniz günahlarınızı -Tanrı’ya sövme, hırsızlık, cinayet ve zina gibi yüreğinizdeki günahları- görmeye başlayacaksınız. Şimdiye kadar Rab Mesih İsa’yı hiç çekici bulmamış olabilirsiniz ama artık sizin için dünyadaki her şeyden daha değerlidir.

Bu yeni tarzda düşünmeye başladığınızda, başka her şey, Tan- rı’nın sizden hoşnut olduğunu bilmenizle karşılaştırıldığında, anlamsızlığın içinde unutulup gidecektir. Kuşkusuz herkes en genel şekliyle, Tanrı’nın, herkesten çok daha önemli Kişi oldu­ğunu söyleyebilir ama Hristiyan olduğunuzda, sizin için Tanrı gerçekten en önemli Kişi olur. Bu, önemli bir farktır. Yürekten dua edebilirsiniz:

Senden başka kimim var göklerde?
İstemem senden başkasını yeryüzünde.
Bedenim ve yüreğim tükenebilir
Ama Tanrı yüreğimde güç
Bana düşen paydır sonsuza dek (Mezmur 73:25-26).

(b) Yeni öncelikleriniz olacak
Hristiyan olarak, yeni hedefleriniz ve yeni bir amacınız olacak. Her şeyden çok daha önemli olan amacınız, Mesih’i onurlan­dırmak ve O’na kulluk etmek olacaktır. Bütün dünyada başka her şeyden çok bu, size neşe ve mutluluk verecektir. İsa’nın adını daha geniş kitlelerce bilinir ve sevilir hale getirmekten daha değerli bir şey yoktur.

Hristiyan olduğunuzda olasılıkla daha önce hiç almadığınız ka­rarları almaya başlarsınız. Şimdiye kadar isteyebildiğiniz her şeyi Tanrı’da bulursunuz ve sizi O’na götürmesi için kendinizi Mesih’e bırakırsınız. O zaman yaşadığınız güçlükler sizi Me­sih’e gelmek zorunda bırakmaz ama siz emin bir biçimde O’na gelmeyi seçersiniz. Bu seçimi vicdanınız huzursuz olduğu ve cehenneme gitmekten korktuğunuz için, bir panik anında yap­mazsınız. Hayır! Mesih’in bütün seçimlerin en iyisi olduğuna ve dünyanın sunduğu bütün iyi şeylerdense O’na sahip olmaya kesinlikle inanırsınız. Kutsal bir yaşam sürdürmek için de aynısı geçerlidir. İtaat etmek zorunda olduğunuzu hissettiğiniz için değil, istediğiniz için Tanrı’ya itaat etmeyi seçersiniz. Tanrı’nın emirleri, size yük olmak şöyle dursun, sizin için sevinç ve keyif olur (1. Yuhanna 5:3; Mezmur 119: 14, 16, 47)!

İnsanlar hastalandıklarında, kimi zaman ilacın tadını hiç beğen­mezler. Onu almalarının tek nedeni, yaşamlarının ona bağlı olmasıdır. Ama Hristiyanların yaşamı buna hiç benzemez. Hristiyanlar, izlemek zorunda oldukları için değil, istedikleri için Mesih’i izlerler. Tanrı’nın emirleri ürküten bir ilaca hiç benzemez. Onlar daha çok, çok aç birinin yediği yemek gibi gelir. Daha doyurucu başka bir şey yoktur!

(c) Yaşama farklı bir bakışınız olacak
Mesih’e itaat ettikçe her şeyi bırakmak isteyeceksiniz. Zengin ve ünlü olmaktansa O’nun gibi olmayı tercih edeceksiniz. Hristiyan olmayan biri olarak, bütün evrenin size hayranlık duymasını ve dünyada hiç kaygı çekmeden maddi güvencenizin olmasını hayal etmiş olabilirsiniz. Ne var ki, Hristiyan oldu­ğunuzda bütün bunlar değişir. Artık kendinize, “Keşke bu kadar günahkâr olmasaydım! Keşke Tanrı’ya daha yakın olsaydım! Çok param olmasa da, başkaları benden nefret etse de, yine de mutluyum!” dersiniz. Bunu diyebiliyor musunuz?

Hristiyan olarak, mutluluğu farklı yerlerde bulursunuz. Bir zamanlar Kutsal Kitap size çok anlamsız, hatta sıkıcı gelmiş olabilir ama şimdi başka hiçbir şey ondan daha çok zevk ver­mez. Mesih’i düşünmekle, O’nun arkadaşlığından keyif almak­la, halkının bereketlendiğini görmekle karşılaştırılabilecek hiç­bir şey yoktur. Gördüğünüz, işittiğiniz, dokunduğunuz, tadına baktığınız şeyler artık kafanızı kurcalamayacak; artık en büyük endişeniz canınızın kurtuluşu olacak.

Bundan sonra üzülmekten çok, günah işlemekten korkacaksınız. Belki malvarlığınızı ya da ününüzü kaybetme endişesi taşıyor­dunuz ve acı, yoksulluk, gözden düşme düşüncesi sizi ürper­tiyordu. Ancak şimdi bütün bu endişeler, Tanrı’yı lekeleme kor­kunuzla karşılaştırıldığında anlamsızlığın içinde yok olup gidi­yor. Günah işlemenize yol açabilecek bütün tuzaklara sürekli dikkat edersiniz. Mesih’ten uzaklaşma düşüncesinden başka hiçbir şey daha çok üzüntü veremez.

Güçlü bir Mesih sevgisinin yanı sıra, yeni dertlerinizin, yeni üzüntülerinizin de olacağını eklemek çok doğru olur. Günah­larınızı ve çarmıhın üzerindeki Mesih’i düşünmek sizi daha önce etkilememiş olabilir ama şimdi bunlar sizi kederlendirir. Öfkeniz, günahı -başkasınınki kadar kendi günahınızı da- yakıp kavurur. Kimi zaman kendinizi ne kadar kötü hissettiğinizi açıklayacak doğru kelimeyi bulmak için mücadele edersiniz. Eskiden günahın çamurunda yuvarlanabilip bundan keyif alabi­lirdiniz ama şimdi en pis çamurda yuvarlanma düşüncesi kadar, günahkâr bir yaşama dönme düşüncesinden de nefret edersiniz.

Duygularınızın başka her şeyden çok Tanrı’ya ve Mesih’e yö- nelip yönelmediğini dikkatle düşünmek için artık zaman ayırın. Gerçek bir Hristiyan olmadan da kendinizi bir ölçüde Rab İsa’ya adanmış hissetmeniz çok mümkündür -özellikle yaratılı­şınız gereği sıcak biriyseniz. Öte yandan yaratılışınız daha soğuk ve sakinse, bu duyguları çok fazla hissetmeden de Hristiyan olmanız aynı derecede mümkündür. Ne var ki, önemli olan soru, düşüncenizde ve aldığınız kararlarda Tanrı’ya öncelik verip vermediğinizdir. Eğer veriyorsanız o zaman bu, duygu­larınız istediğiniz kadar güçlü olmasa bile, Rab’bin sizi kurtar­dığına dair iyi bir işarettir.

(d) Bedeniniz Tanrı’ya aittir
Mesih’e geldiğinizde bedeniniz Kutsal Ruh’un tapınağı olur. Gözlerinizi, kulaklarınızı, başınızı, yüreğinizi ve ağzınızı Tan- rı’ya adarsınız. Hristiyan olmanın, bedeninizin hemen her üye­sini etkilediği söylenebilir!

Gözleriniz: Bir zamanlar çok gururlu, çok hırslı, çok huzursuz olan gözleriniz artık günahlarınıza ağlar, Tanrı’nın yaratılıştaki muhteşem işine hayranlık duyar, Kutsal Kitap’ta O’nun Sözü’nü okur, O’na kulluk etmek ve ihtiyacı olan halkına yardım etmek için sürekli fırsat arar.

Kulaklarınız: Bir zamanlar şeytana açık olan, en son dedi­koduları, tanrısız insanların şakalarını dinlemekten başka hiçbir şeyden hoşlanmayan kulaklarınız şimdi Mesih’in ve izinden gidenlerin sözlerini duymak için iyice açılmıştır. Sizin için, Tanrı’nın sözleri insanların boş sözlerinden çok daha değerli olacaktır. Samuel gibi, Tanrı’ya, “Konuş, ya Rab, kulun din­liyor” diyeceksiniz. Tanrı’nın sözlerinin gündelik yiyeceğiniz­den bile daha değerli olduğunu düşüneceksiniz (Eyüp 23:12; Mezmur 19:10).

Başınız: Bir zamanlar zenginliğinizi ve konforunuzu artıracak hırslı planlarla dolu olan başınız artık Tanrı’yı nasıl hoşnut ede­bileceğinize ve günahtan nasıl kaçınacağına dair düşüncelerle dolu olacaktır.

Yüreğiniz: Bir zamanlar murdar arzularla çok dolu olan yüre­ğinize artık Tanrı sevgisi esin verecek, yüreğiniz dua ve övgüyle coşacaktır.

Ağzınız: Artık ağzınızı dalkavukluk etmek, övünmek, hakaret etmek, yalan söylemek, yemin etmek ve zararlı konuşmalar yapmak için kullanmayacaksınız. Bunun yerine dilinizi, Rab’be dua etmek ve başkalarına yardımı olacak tarzda konuşmak için kullanacaksınız. Tanrı’dan ve Rab Mesih İsa’dan söz etmekten başka hiçbir şey sizi daha çok mutlu etmeyecek. Ruhsallıktan söz ettiğinizde bu, başkalarını etkilemek için olmayacak; bu sözlerde yüreğiniz de olacak.

İnsanların zaman zaman, “Bu, benim hayatım; nasıl istersem öyle yaşarım!” dediklerini duyacaksınız. Anca bu, bir Hristiyan’ın dili değildir. İnançlı kimse, “Bu, benim hayatım değil. Hayatım, onu bana veren Tanrı’ya ait. Beni O yarattı ve beni O kurtardı. Bedenim Kutsal Ruh’un tapınağıdır. Ben, Rab’be aidim ve kendimi hoşnut etmek için değil, O’na kulluk etmek için yaşıyorum” der.

6. Geçmişi arkada bırakacaksınız
Hristiyan’la Hristiyan olmayanın arasındaki fark yaşamla ölüm arasındaki fark kadar büyüktür. Elçi Pavlus, Efesliler 2:1-3’de bu farkı çok canlı bir biçimde açıklamaktadır. Henüz yeni Hristiyan olanlara yazarak şunları duyurmaktadır: “Sizler bir zaman­lar içinde yaşadığınız suçlardan ve günahlardan ötürü ölüydü­nüz. Bu dünyanın gidişine ve havadaki hükümranlığın egeme­nine, yani söz dinlemeyen insanlarda şimdi etkin olan ruha uymaktaydınız. Bir zamanlar hepimiz böyle insanların arasında, benliğin ve aklın isteklerini yerine getirerek benliğimizin tutku­larına göre yaşıyorduk. Doğal olarak ötekiler gibi biz de gazap çocuklarıydık.” Her Şeye Gücü Yeten Tanrı sizde bu büyük değişikliği yarattığında göğün vatandaşı olursunuz (Filipililer 3:20). Rab, her şeyde Kendisini hoşnut etmeniz için, size yeni bir yürek verir, yasasını zihninize yazar.

Kuşkusuz bu, hemen mükemmel olacağınızı söylemek değildir. Günah, artık efendiniz değil, hoş karşılanmayan bir misafir olsa da, içinizde yaşamaya devam edecektir. Ama günah işlemeye devam etseniz bile, ağır basan endişeniz büyük küçük her ko­nuda Rab İsa’yı onurlandıracak ve ona itaat ettirecektir. Ger­çekten Mesih’e aitseniz kilisede başka, evde başka biri olma­yacaksınız. Diz çökmüş bir aziz ama işinizde dolandırıcı olma­yacaksınız. Tanrı’nın yasasının daha önemli ve herkesi kapsa­yan kısımları ihmal edilirken, önemsiz dinsel uygulamalar ko­nusunda büyük gürültü koparmayacaksınız. Dindarmış gibi dav- ranmayacaksınız ama dininizin yaşamınızın her alanını etkile­mesine izin vermeyi de reddetmeyeceksiniz. Tersine, bütün gü­nahlarınızdan yüz çevirecek, Tanrı’nın emirlerine uymayı amaç edineceksiniz. Kutsal Kitap okumaktan, Tanrı’ya dua etmekten, ihtiyacı olanlara samimi bir ilgi göstermekten zevk alacaksınız.

İyi Hristiyan olduklarını düşünen birçok kişi uyacakları ve görmezden gelecekleri emirleri seçip ayırma alışkanlığındadır. Uymanın kolay ve maliyetinin kendilerine az olduğu bir din tarzını benimsemeye yatkındırlar. Örneğin; kullandıkları keli­melerin çok kesin olduğunu ve başkalarına yardım ettiklerini ama kendilerini irdelemekle ve yüreklerindeki kutsallığın peşin­den gitmekle daha az ilgilendiklerini görürsünüz. Kiliseye dü­zenli gidebilirler ama evlerinde genellikle, Hristiyan olduğunu ikrar etmeyen insanlardan hiç farklı değillerdir. Tek başlarına ya da aileleriyle birlikte ettikleri duaya çok zaman ayırabilirler, yine de işlerinde dillerini kontrol etmek için hiç çaba göster­mezler. Yakup, “Dindar olduğunu sanıp da dilini dizginleye- meyen kişi kendini aldatır. Böylesinin dindarlığı boştur” (Yakup 1:26) diye yazmaktadır. Sahte Hristiyan’ın itaati mükemmel değildir. Ne var ki, gerçek Hristiyan olduğunuzda, günahla, İblis’le, dünyayla ve kendi doğruluğunuzla ilgili her şeye sırtınızı dönersiniz.

(a) Günaha yüz çevireceksiniz
Mesih’e güvendiğinizde günah -özellikle de kendi günahınız- sizin için düşman haline gelir. Günahtan nefret etmeyi ve onu, bütün sorunlarınızın kaynağı diye görmeyi öğrenirsiniz. Elçi Pavlus gibi, günahın altında inleyip mücadele edersiniz ve onun yıkıcı etkisinden kurtulmak istersiniz. Hristiyan olmadığınız günlerde, belki günahı çok ciddiye almadınız. Onu sevdiniz, ona boyun eğmekten keyif aldınız ama Tanrı gözlerinizi açar açmaz onu farklı bir ışıkta görmeye başlarsınız. Onun tehlikesini ve iğ­rençliğini görürsünüz, paklanmak istersiniz. Günahlarınız nede­niyle kendinizden nefret edersiniz, Mesih’e koşup sizi arındır­masını istersiniz. Hristiyan olarak, günah işlediğinizde içgüdü­sel olarak yine pak olmak istersiniz.

Her samimi Hristiyan günahla savaşa girmektedir. Onunla mücadele etmekte, savaşmakta ve günah kendisine sık sık set çekse bile asla ona boyun eğmemektedir. Diğer düşmanlarımızı bağışlayarak onlar için dua edebilsek de, günah için bunu yapamayız. Onunla asla barışamayız. Onu yok etmekten daha azı yetmeyecektir. Günah, dünyasal ifadeyle, “cezasını çekse” bile ona asla göz yumulamaz. Hristiyan, günaha boyun eğmek- tense, popülerliğini ve zenginliğini kaybetmeyi, meşru zevklerinden vazgeçmeyi tercih eder.

Bu satırları okurken vicdanınız iş başında mıydı? Günahla savaşıyor musunuz? Günahlarınıza yüz çevirdiniz mi? Çevir- medinizse, henüz Hristiyan olmadığınız ve Tanrı sizi değiş­tirmezse mahkûm olacağınız bellidir.

(b) İblis’e yüz çevireceksiniz
İnançlı bir Hristiyan, Tanrı’nın, “karanlığın hükümranlığından kurtarıp sevgili Oğlu’nun egemenliğine aktardığı” (Koloseliler 1:13) biridir. O zamana kadar şeytan bizi tutsak alır. İblis’in, bizden yapmamızı istediği her şeyi yapmaya hazır ve istekli olduğumuzda bizi kötü işlere girmemiz ya da günahkâr zevklere bulaşmamız için çağırması uzun sürmez. Yalan söylememiz için bizi ayarttığında sözler dilimizin ucuna gelir. Aile sorumluluk­larımızı ihmal etmeye teşvik ettiğinde bunu yaparız. Kutsal Kitap’ı çok ciddiye aldığımızı öne sürerse onunla hemen aynı fikirde oluruz. Ya da kişisel dualarımıza aslında hiç ihtiyacımız olmadığını söylerse duayı da öncelikler listemizden seve seve çıkarırız.

Hristiyan olduğunuzda bunların hepsi değişir. Rab Mesih İsa’yı yeni Efendi’niz olarak kabul edersiniz, O’na kulluk etmeye koyulursunuz. İblis hâlâ ara sıra sizi tuzağa düşürse ve günah işlemeniz için sizi ayartsa bile, siz artık gönüllü bir tutsak olmazsınız. Tersine, onun tuzaklarına ve aldatmacalarına sürekli dikkat edersiniz, onun kurnaz yöntemlerinden haberdar olmayı önemsersiniz. Büyük düşmanınızın sizi hazırlıksız yakalama­masını, sizden yararlanmamasını garanti altına almak için, atacağınız adımlara her zaman dikkat edersiniz.

(c) Dünyaya yüz çevireceksiniz
Hristiyan olmayanlar için bu dünya her şeydir. Bütün umut­larınızın, bütün hayallerinizin ve bütün tutkularınızın merkezi burasıdır. Parayı, zevki ya da ününüzü put haline getirin, dün­yanın size sunduklarına yenilirsiniz ve kesinlikle sadece Tan- rı’ya ait olan yere başka bir şey koymuş olursunuz.

Günah ne kadar korkunçtur! Tanrı sizi, “meleklerden biraz aşağı” yaratmış ama günah sizi şeytanlardan biraz daha iyi yapmıştır. Günah sizi, ayaklarının olması gereken yerde başı ve yüreği olan biçimsiz bir canavara dönüştürmüştür. Ayağınızla göğe tekme atarsınız ve her şey darmadağınık olur. Tanrı’nın, size hizmet etsin diye yarattığı dünya sizi yönetmek için ayak­lanmış ve yaşamınıza egemen olmuştur. Ancak Rab size mer­hamet ettiğinde her şey eski düzenine girer. Tanrı tahtında, Me­sih yüreğinizde, dünya ait olduğu yerde, ayaklarınızın altındadır. Elçi Pavlus’la beraber, “Benim için, dünya çarmıha gerilmiştir, ben de dünya için” (Galatyalılar 6:14) diye ilan edebilirsiniz. Hristiyan olmayanlar her zaman dünyada yeni zevk ya da do­yum kaynağı ararlarken, Hristiyan, Tanrı’ya seslenerek, “Sen­den başka kimim var göklerde? İstemem senden başkasını yer­yüzünde. Bedenim ve yüreğim tükenebilir ama Tanrı yüreğimde güç, bana düşen paydır sonsuza dek” (Mezmur 73:25-26) diye­bilir.

Başka hiçbir şey ya da başka hiç kimse size sürekli doyum sağ­layamaz. Dünyanın verebildiği her zevk ve lezzet eninde sonun­da sizi hayal kırıklığına uğratıp bomboş bırakır. Tanrı’sız “her şey boştur” (Vaiz 1:2) ama yaşam Tanrı’yla yeni bir anlam ve amaç kazanır. Hristiyan olduğunuzda yüreğiniz Tanrı’yı, kral­lığını ve doğruluğunu aramaya başlar. Artık din sizin için umur­sanmayacak bir konu değil, başlıca ilginiz ve merakınızdır. Tan­rı insanı olmak, kazanmaktan daha önemli gelir. Artık Tanrı’- nın, siz dünyaya kulluk etmeye son verinceye kadar beklemesi gerekmez. Başka her şey artık Mesih’ten sonra ikinci sırayı almıştır.

Kendinizi irdeleyin. Belki Mesih’in yanındaymış gibi davranı­yorsunuz ama her zaman sizi dünyasal kaygılar -para, zevk, ün ya da popülerlik- yönlendiriyor. Dünya size Tanrı’nın Oğlu İsa’dan daha mı hoş geliyor? Görebildiğiniz, tadabildiğiniz, dokunabildiğiniz şeyleri düşünmeye Tanrı’ya tapınmaktan ve O’nun Sözü’nü düşünmekten daha mı alışkınsınız? Dünyasal şeyler zihninizde en ön sırada geliyorsa ve duygusal enerjinizi çok fazla alıyorsa bu, Tanrı’yla gerektiği gibi olmadığınızın işaretidir.

Samimi bir Hristiyan için Rab Mesih İsa yücedir. Adı azizdir, inayeti değerlidir. Kurtarıcıya güvendiğinizde başka her şey arka planda yok olup gider. O, sizin hazineniz, umudunuz, yaşa- mınızdır! “Mesih, benimdir” diyebilmek, “Bütün dünya benim­dir” demekten çok daha iyidir.

(d) Kendi haklılığınıza yüz çevireceksiniz
İnsanlar Hristiyan olmadan önce, Tanrı’ya kendilerini kendi çabalarıyla kabul ettirebileceklerini düşünmeye yatkındırlar. Ancak Rab gözlerinizi açtığında ve gerçekte ne olduğunuzu size gösterdiğinde hayal ettiğiniz doğruluğun aslında ne olduğunu – kirli âdet bezleri- görmeye başlarsınız. Bunu, tıpkı pis bir dilen­cinin mikroplu giysileri gibi atmak istersiniz. Kutsal Olan’ın önünde alçalırsınız, dinsel uygulamalarınızda bile hiçbir paklı­ğın olmadığını kabul edersiniz. Bir zamanlar hayran olduğunuz iyiliğinizin artık değersiz bir kir olduğunu kabul edersiniz.

Tanrı’nın gözünde gerçekten değeri olan tek doğruluk Mesih’in doğruluğudur. Doğruluğunuzun eksik olduğunu ne kadar çok görürseniz, Mesih’in doğruluğuna ihtiyacınız olduğunu o kadar çok görürsünüz. Her şey için Mesih’e ihtiyacınız vardır. Tan- rı’nın önünde durabilmek için, sizi içten değiştirmesi için O’na ihtiyacınız vardır. O’nsuz ne dua edebilirsiniz ne de yaşayabi­lirsiniz. Rab’bin huzuruna Mesih’siz asla giremezsiniz. Sadece mükemmel ve lekesiz olan Kurtarıcı sizi çok kutsal Tanrı’nın taht odasına götürebilir. O’na kendi başınıza yaklaşmayı ümit edemezsiniz. Bu gerçekleri anlamaya başladığınızda Hristiyan müjdesi sizin için artık bayat ve yavan bir şey değildir; tersine, bütün mesajların en olağanüstüsüdür! Samimi Hristiyan yaşa­dığı ruhsal değişikliğe hiç paye vermez. Mesih’e, sadece Me­sih’e borçlu olduğunu seve seve kabul eder.

7. Bütün kalbinizle Tanrı’ya döneceksiniz
Hristiyan olduğunuzda, sizin için, tek gerçek Tanrı’dan daha değerli hiçbir şey, hiç kimse yoktur. O, sizin her şeyinizdir. Mezmurcu’yla beraber, “Kurtuluşum ve onurum Tanrı’ya bağlı­dır. Güçlü kayam, sığınağım O’dur” (Mezmur 62:7) diyebilir­siniz.

Sizi gerçekten ne mutlu ediyor? Başka her şeyden çok ne isti­yorsunuz? Rab size, “Benden ne istersen iste, senin olacaktır” deseydi, ne isterdiniz? Sonsuz zevk sizi tatmin eder miydi? Ya da büyük zenginlik? Popülerlik? Bunlardan herhangi biri -ya da bir araya getirilen hepsi- sizi mutlu eder miydi? Edeceğini düşünüyorsanız bu, bütün kalbinizle Tanrı’ya dönmediğinizin net bir işaretidir. Ancak yeryüzünde, canınızın en derin ihtiyaçlarını ve isteklerini tatmin edebilecek hiçbir şeyin olmadığını kabul ediyorsanız, Tanrı’nın yetkin karakterini keşfetmenizde ısrar ediyorum. Ondan merhamet fışkırıyor. Her şeye yeten gücü dört bir yandan sizi saracaktır. O’nun kaynaklarının sınırı yoktur. O’nun her ihtiyacınıza yettiğini göreceksiniz. Daha ne isteyebilirsiniz? Rab sizi mutlu ederse gerçekten mutlu olursunuz, çünkü O’nu Tanrı’nız kabul ettiniz. Tanrı’yla aranızda her şey iyi gidiyorsa mutlu olmanız için her neden vardır. Elçi Petrus gibi, siz de Rab İsa’ya, “Rab, ben kime gideyim? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir” (Yuhanna 6:68) demek isteyeceksiniz. Esenliğin ve sevincin peşine düşerek oraya buraya koşmanıza artık gerek yoktur. Tanrı’ya döndüğünüzde huzursuzluk günleriniz biter, kendinize, “Ey canım, yine huzura kavuş, çünkü Rab sana iyilik etti” (Mezmur 116:7) diyebilirsiniz.

Hristiyan olduğunuzda, özellikle Mesih’e dönersiniz
O, Tanrı’yla insanlar arasındaki tek Aracı’dır (1. Timoteos 2:5). O, Baba’ya giden yoldur (Yuhanna 14:6), O’nun huzuruna giden tek kapıdır (Yuhanna 10:9). Çarmıhta ölmesinin tek nedeni bizi Tanrı’ya götürmektir (1. Petrus 3:18). Bizi kurtarabilen ve bize yeni bir yaşam verebilen başka kimse yoktur. Günahınızın bilincinde olarak, umutsuzluk içinde O’na koşarsınız: “Mesih’e geleceğim ve yok olursam, yok olacağım; ölürsem, burada öleceğim. Ama Rab, merhametinin gözü önünde beni yok etme. Seni terk etmeme ya da senin izinden gitmekten vazgeçmeme izin verme. Sonsuza kadar seninle olmak istiyorum.”

Daha önce Rab İsa’yı bu kadar ciddiye almamış olabilirsiniz. Mesleğiniz, arkadaşlarınız, mal varlığınız size, Mesih’ten çok daha önemli gelmiş olabilir. Ama artık O, sizin hayatınızdır. Hiçbir şey, O’nunla karşılaştırılacak kadar değerli değildir. O’nun hakkındaki her şey sevilmeye, övülmeye değer ve O’nun bereketlerinin keyfini çıkarmanın yanı sıra, O’na kulluk etmek, hatta O’nun için acı çekmek istediğinizi göreceksiniz.

Ne yazık ki, sadece yarım bir Kurtarıcı isteyen insanlara rastlayabilirsiniz. Mesih’in kendilerini kurtarmasını istediklerini söylerler ama O’nun, yaşamlarını değiştirmesiyle ilgilenmezler.

Halkına verdiği bütün iyi armağanlarla ilgilenirler ama Mesih’i anlamazlar. Aslında, İsa’nın yaptıklarıyla kim olduğunu birbirinden ayırmaya çalışırlar. Kutsal Kitap’ta, Tanrı’nın İsa’yı dirilttiği, “Prens ve Kurtarıcı” (Elçilerin İşleri 5:31) – günahlarımızı kaldırmak için Kendisini kurban olarak sunan Başkâhin olduğu kadar, yaşamımızın denetimini eline alan Kral da- olarak O’nu yücelttiği anlatılmaktadır. Tanrı’nın birleştirdiğini biz asla ayırmaya çalışmamalıyız. Herkes üzüntüden kurtulmak ister ama herkes günahtan kurtulmak istemez. Bu konuda çok dikkatli olmalısınız. Gerçek Hristiyan, Mesih’e, koşulsuz güvenir. O’nu, Koruyucu’su olduğu kadar Kurtarıcı’sı olarak da benimsemeyi ister. Elçi Pavlus gibi, itaat ruhuyla, “Rab, bana ne yaptıracaksın?” (Elçilerin İşleri 9:6) diye haykırır.

Mesih’e döndüğümüzde O’nun yasalarına ve yollarına da döneriz. Bir zamanlar Tanrı’nın emirleri size çekicilikten uzak, katı ve güç emirler gelecektir ama yüreğinizi değiştirdiğinde, onlara âşık olacaksınız, onları sonsuza kadar kural ve rehber diye özgürce seçeceksiniz. Tanrı’nın emirlerinin “kutsal, doğru ve iyi” (Romalılar 7:12) olduğuna dair zihninizde hiçbir kuşku olmayacak, Davut’la beraber tanıklık edebileceksiniz:

Rab’bin yasası yetkindir, cana can kadar.
Rab’bin buyrukları güvenilirdir, saf adama bilgelik verir.
Rab’bir kuralları doğrudur, yüreği sevindirir.
Rab’bin buyrukları arıdır, gözleri aydınlatır.
Rab korkusu paktır, sonsuza dek kalır.
Rab’bin ilkeleri gerçek, tamamen adildir.
Onlara altından, bol miktarda saf altından çok istek duyulur.
Onlar baldan, süzme petek balından tatlıdır.
(Mezmur 19:7-10)

Bazıları Tanrı’nın emirlerinin birçok kişi için uygun olduğunu düşünürler ama kendilerini bir şekilde mazur göstermenin yolunu bulurlar. Kendilerinin muaf olduklarına inanmaya çalışırlar; onların durumları olağandışıdır. Ne var ki, siz samimi bir Hristiyan’sanız Tanrı’nın emirlerine, sadece genel koşullar altındaki en iyi emirler diye değil, sizin için en iyi emirler diye bakacaksınız. Onlar, sadece kabul olunabilir değil, istenebilirdir de. 119. Mezmur, Tanrı insanının yargısını yetkinlikle açıklamaktadır:

Senin buyruklarını altından,
Saf altından daha çok seviyorum!
Koyduğun koşulların hepsini doğru buluyorum;
Her yanlış yoldan tiksiniyorum…
Sen adilsin, ya Rab, hükümlerin doğrudur.
Buyurduğun öğütler doğru ve tam güvenilirdir.
Adaletin sonsuza dek doğrudur, yasan gerçektir.
(Mezmur 119: 127, 128, 137, 142).

Tanrı’nın iradesini yapmakta böyle bir kararlılık, yaşamınızdaki bütün günahları ve bütün kusurları saptama endişesi duyacağınız anlamına gelmektedir. Artık günahlarınızı örtmek ya da onlardan habersiz kalmak size yetmeyecektir. “Rab, yüreğimde günah varsa bana göster. Benden istediklerini lütfen bana öğret. Sana karşı günah işledimse bu günaha yüz çevireceğim” diye dua etmek size doğal gelecektir.

Tanrı’yı hoşnut etmek ve onurlandırmak için, sadece günahlarınızın gösterilmesine çok duyarlı olmayacaksınız, Tanrı’nın sizden ne yapmanızı istediğini de öğrenmek isteyeceksiniz. Tanrı’nın iradesini yapmak istemekte usandırıcı bir zorunluluk ya da panik duygusu yoktur, tersine, Rab Mesih İsa’yı izlemenin coşkusu vardır. Rab, yüreğinize dokunduğunda, emirlerinin sizi özgür kıldığını görecek ve O’na kölece değil, sevgi ruhundan gelen istekle kulluk etmeye başlayacaksınız. Tanrı’nın standartlarına uymakta yetersizliğiniz devam etse bile, amacınız mükemmellikten daha azı olmayacaktır. Tutumunuz, Elçi Pavlus’un Filipililer 3:12-14’deki tutumuyla aynı olacaktır: “Mesih İsa’nın beni kazanmakla benim için öngördüğü ödülü kazanmak için koşuyorum… Geride kalan her şeyi unutup ileride olanlara uzanarak, Tanrı’nın Mesih İsa aracılığıyla yaptığı göksel çağrıda öngörülen ödülü kazanmak için hedefe doğru koşuyorum.”

Dünyada, Mesih gibi olmak isteyen samimi bir Hristiyan’la gökteki yerden başka bir şeyle ilgilenmeyen biri arasında büyük fark vardır. Bazıları, kutsallığı sadece göğe giden bir köprü diye isterler -en azıyla yetinirler; cehennemden kurtulmaları için kesinlikle gerekli olan kutsallığı hiç istemezler. Ancak samimi bir Hristiyan sadece cennetin hatırına değil, kendi hatırına kutsallığı ister. Sizin için bu nasıldır? Mesih İsa bütün yaşam tarzınızı değiştirdi mi? Bir numaralı amacınız kutsallık mı?

Kendinizi irdeleyin diye bir kez daha ısrar ediyorum. Vicdanınız size ne diyor? Sizi suçluyor mu? Yüreğiniz sizi mahkûm edip içinde yaşadığınız günahı mı anlatıyor? En küçük bir fırsat verildiğinde işlemeye hazır olduğunuz başka günahları mı söylüyor? Tanrı’ya, bir kenara attığınız bazı görevleri borçlu olduğunuzu mu söylüyor? Belki vicdanınız size dua etmediğinizi, çocuklarınızı ihmal ettiğinizi, şefkatli Yaratan’ınızın size verdiği zamanı kötüye kullandığınızı hatırlatmakta. Günahlarınıza yüz çevirip bütün yüreğinizle Tanrı’ya dönünceye kadar vicdanınız faal olsun, size huzur vermesin!

Joseph Alleine

Bu yazıda geçen konular:

5 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

  • isa mesih ile bir rüya aracılıgı ile tanıştım 100 kilo agırlıgındayım eskiden kendimi hantal hissederdim mesihi hayatıma koydugum onun ruhunu ruhuma aldıgım günden itibaren inanın bana kuş gibiyim çoşkuluyum hayata daha heycan dolu bakıyorum rab sevgisini yüregimde çogaltsın dualarım sizler ile kardeşlerim

  • isa mesih ile bir rüya aracılıgı ile tanıştım 100 kilo agırlıgındayım eskiden kendimi hantal hissederdim mesihi hayatıma koydugum onun ruhunu ruhuma aldıgım günden itibaren inanın bana kuş gibiyim çoşkuluyum hayata daha heycan dolu bakıyorum rab sevgisini yüregimde çogaltsın dualarım sizler ile kardeşlerim

  • Her gün Tanrı’nın verdiği yaşam ekmeği ile yaşarız.
    Dua Tanrı ile konuşmaktır
    KUTSAL OLAN YÜCE OLAN RAB’BİMİZ
    SEN ÇOK BAŞKASIN YA RAB
    “Rab İsa, sana ihtiyacım var. Günahlarımdan ötürü çarmıhta öldüğün için sana şükrederim. Sana yüreğimin kapısını açarak, seni Kurtarıcım ve Rabbim olarak kabul ediyorum. Günahlarımı
    Günahlarımı bağışlayıp, bana sonsuz yaşam verdiğin için sana teşekkür ederim. Hayatımın yönetimini benden al ve beni istediğin gibi bir kişi yap.”amen
    isa mesiihi kurtarıcımız ve RABBİMİZ olarak kabul etmeliyiz.isadan başka rabb yok gerisi yalandıt tek yol rabbimiz isanın yoludur allahın oğlu isa hem allahtır hem de allahın özüdür