Teoloji & Doktrin

İnsanın Özgür İradesinin Olduğunu Konusundaki Çeşitli Düşüncelere Yanıtlar

1. “İnsan gereklilikten ötürü günah işliyorlarsa, o aslında günah değildir. Ancak, günahı reddetmek için özgür bir iradeye sahip olurlarsa, o günah olabilir”.
Gerekli olduğu söylenerek günaha mazeret bulunamaz. Ne de günah isteyerek işlendiğinden, bundan kaçmak mümkündür diyebiliriz. İnsanın iradesinin günaha köle olduğunu hatırladığımızda günah hiçbir şekilde kabul edilemez ve mazeret bulunamaz bir davranış olur. İnsan iradesinin köleliği, bu şekilde yaratıldığından değil, bozulmuş olmasından kaynaklanır. Adem, kendi seçimiyle İblis’e itaat etti ve o zamandan beri insaoğlu günahın tutsağı olmuştur.

Yukarıdaki ifadenin ikinci kısmı, istekli olmayı, özgürlükle karıştırmaktadır. İyi ve kötü arasında seçim yapma özgürlüğüne sahip olmayanların istekli bir şekilde eyleme geçebileceklerini daha önce göstermiştim.

2. “İnsan eğer iyiyi ya da kötüyü seçemez durumdaysa, onu cezalandırmak ya da ödüllendirmek yanlıştır”.
Şuçlu durumundaki, günahı işleyen kişi olduğundan Tanrı’nın cezalandırmasının çok adil olduğunu söyleyerek cevap verebiliriz. İsteyerek günah işlediğinden, özgür ya da tutsak bir düşünüşle günah işlemiş olması bir şeyi değiştirmez. Ödüllere gelince, hepsini Tanrı’nın iyiliğine borçluyuz; hiçbiri kendi başarımızdan ötürü bizlere verilmez. Eğer hakkettiğimiz şeyi almak istersek, cezalandırılma alacağız. Ancak Tanrı, üzerimize hakkedilmiş cezayı değil, hakkedilmemiş lütfu dökmektedir.

3. “İnsanın itaat etme gücü olmalı, aksi taktirde onu teşvik edemez ve uyaramazdık”.
Ancak, “Bensiz hiçbir şey yapamazsınız” diyen Mesih’in kendisiydi. Buna rağmen, kötülükleri azarlayıp, iyi işleri teşvik etmektedir. Pavlus, Korintliler’e sevgisizliklerinden ötürü kızarken, Rab’den onlara sevgi vermesi için dua eder.

Uyarılar iki açıdan faydalıdırlar: ilk olarak, Mesih’in yargı kürsüsünün önünde onları reddedenlere karşı tanıklık edeceklerdir. Böyle kişiler, katılıkları için kendilerini suçlamalıdırlar. Ama ikinci olarak, uyarıların inanlılara büyük faydası bulunmaktadır. Tanrı, uyarısına uymamız için ihtiyacımız olan lütfu almaya bizleri kendi Sözü’nü kullanarak hazırlar. Uyarılar, tabi ki, bir kişinin günahını göstermek için faydalıdır. Bizleri, iyi olan şeyleri yapmaya teşvik eder, tembellikten kaldırır ve günahtan nefret etmemizi sağlar.

4. Bazı insanlar, Tanrı’nın bizden kutsallık isteyip, günahı yasakladığında, bizle ya alay ettiğini ya da bizim gerçekten de bunu yapabilecek güce sahip olduğumuzu söylerler.
Çokca yapılan bu hata, yasanın doğasını bilmemekten kaynaklanır. Pavlus’un yazıları, yasayı yerine getiremediğimiz halde, yasanın bize günahlarımızı gösterdiğini açıkça belirtir. “Yasa, suçları ortaya çıkarmak için antlaşmaya eklendi”; “Yasa sayesinde günahın bilincine varılır”; “Yasa olmasaydı, günahın ne olduğunu bilmeyecektim”; “Yasa, suç çoğalsın diye araya girdi” (Galatyalılar 3:19; Romalılar 3:20; 7:7; 5:20).

İnsanlar, taş gibi, algısız ve hissiz değildirler. Tanrı’nın, yasasını vermesinde bir amacı vardı. Tanrı’yı izlemeyen kişilerin, kendi şehvetlerinden Tanrı’nın nefret ettiğini öğrenmelidirler. İnsanlar, doğru bir yaşam sürmek için ne kadar yetersiz olduklarını Yasa aracılığıyla anlayıp, Tanrı’nın lütfuna sığındıklarında, Yasa’dan en çok şeyi öğrenmiş olurlar. Augustine şöyle demiştir: “Tanrı, bizden veremeyeceğimiz bir şeyi emretmiştir, öyle ki, O’ndan ne dilememiz gerektiğini bilelim”. Tanrı, Kendisine ait olan bizlerden, istediği herşeyi emredebilir çünkü emrettiği şeyleri bize Kendisi verir!

5. Bazı ayetler insanın özgür iradesi olduğunu söyler gibi, ör.: “Kötülüğü değil, iyiliği arayın ki, yaşayasınız” (Amos 5:14); “Eğer dönersen, Rab diyor, eğer bana dönersen…” (Yeremya 4:1).

Ancak tabi ki, bu ayetler için sahip olmamız gereken doğru bakış açısı şudur: Tanrı, kötü kişilere kötülüklerinden ayrılmadıkları sürece O’nun bereketinden faydalanamayacaklarını söylediğinde de adil davranıyor olmasıdır. Eğer Tanrı bunu, ,O’na gerçek bir şekilde tapınan kişilere ait olan bereketlerden kötü olan kişileri dışladığında, adil olduğunu göstermek için söylemiş olsa bile, bu yeterli bir sebeptir. Tanrı, bizlerin tembel doğasını o sözün tatlılığıyla uyandırmak için bir buyruğun sonuna bir vaat ekler.

6. Kutsal Kitap, iyi işlerimizin kendimize ait olduğunu söylüyor. Bazı kişiler şöyle der, “İyi işler yapmamız için eğer Tanrı bizde çalışıyorsa, o zaman bu iyi işler bizim değildir”.

Ancak yine belirtiyorum ki, Tanrı insana, bir taşmış gibi davranmaz. İnsanlar onaylamak, reddetmek, istekliisteksiz olmak, yardımcı olmak ya da direnmek gibi doğal güçleri olduğunu söyleriz. Boş ve faydasız olanı onaylayabilir, gerçek iyiliği reddedebilir, yanlış olanı yapmayı arzulayabilir, doğru olanı yapmak istemeyebilir, kötülük yapmayı amaç edinebilir, doğruluğa karşı direnebilir. Ama bir insanın iradesi yenilendiğinde, Kutsal Ruh onun içinde çalıştıkça; o kişinin de çalıştığını söylemek doğrudur çünkü bu durumda kişinin isteği Tanrı’nın Ruhu’nun isteğiyle aynı olur.

John Calvin, Kutsal Kitap Hristiyanlığı

Bu yazıda geçen konular: