Eski atasözünde insana kendini tanımasının şiddetle önerilmesinin geçerli bir nedeni vardır. İnsan yaşamına dair konularda her şeyi bilmememizin yüz kızartıcı olduğu düşünülüyorsa kendimizi tanımamamız daha da iğrençtir, çünkü gerekli konularda karar verirken kendimizi acınacak şekilde kandırırız, hatta kör ederiz. Ama bu ilke çok önemli olduğu için, bunu sapkınca yapmaktan kaçınmaya da daha çok gayret etmeliyiz. İnsanı kendini tanımaya teşvik ederken, kendi değerini ve yetkinliğini bilmeyi bir amaç diye öneren bazı felsefecilerin bunu yaptığını görüyoruz. İnsana, boş bir güvenceyle şişinmekten ve gururla kabarmaktan başka bir işe yaramayan şeyler düşündürüyorlar [Yar. 1:27]. Ama doğal yetkinliğimizin, lekelenmeden kalsaydı ne kadar güzel olacağını bilmemiz için, kendimizi bilmemiz, önce yaratılışta bize ne verildiğini ve Tanrı’nın bize olan lütfunu ne kadar cömertçe sürdürdüğünü düşünmemizde; aynı zamanda da içimizdeki hiçbir şeyin bize ait olmadığını unutmayalım diye, Tanrı’nın bize bahşetmiş olduğu her şeye dayanmayı sürdürmemizde yatmaktadır. Bu durumda her zaman O’na bağımlıyız. İkincisi, Âdem’in düşüşünden sonra acınacak durumda olduğumuzu hatırlamaktır. Bu bilinç, bütün övünmemizi ve özgüvenimizi yere serdiğinde, bizi gerçekten alçakgönüllü yapar ve utanca boğar. Başlangıçta Tanrı, hem erdemli olalım hem de sonsuz yaşamı düşünelim diye, zihnimizi harekete geçirmeye gayret edebilmemiz için bizi Kendi suretinde biçimlendirmiştir [Yar. 1:27]. Bu durumda, (bizi vahşi hayvanlardan farklı kılan) ırkımızın büyük soyluluğu zekâmızın durgunluğuna gömülmesin diye, bize anlayış ve akıl bağışlandığını kabul etmeye bizi zorlar. Öyle ki, kutsal ve dürüst bir yaşam sürdürerek, kutsanmış ölümsüzlüğün belirlenen amacını devam ettiririz.
Ne var ki, karşılaştırıldığında ortaya çıkan başlangıçtaki bu değerlilik, bozulmuşluğumuzun ve lekelenmişliğimizin acıklı görüntüsü olmadan akla gelemez, çünkü biz, ilk insanın kişiliğinde başlangıçtaki durumumuzdan düştük. Gerçek alçakgönüllülük kadar iğrençliğin ve hoşnutsuzluğun da kaynağı budur; bu nedenle Tanrı’yı aramak için yeni bir gayret ateşi içimizde tutuşur. Her birimiz kesin olarak tümüyle kaybettiğimiz bu iyi şeyleri O’nda eski durumuna getirebiliriz.
John CALVIN
Yorum Ekle