Ama Kutsal Yazı bize, en etkili biçimde neyin teselli verebildiğini ve imanımızı güçlendirebildiğini öğretirken çok ısrar eder: Yani Tanrı’nın bize karşı iyiliğini dağıtanlar ve uygulayanlar meleklerdir. Bu nedenle Kutsal Yazı, onların güvenliğimiz için nöbet tuttuğunu, savunmamızı üstlendiğini, bizi yönlendirdiğini, zarar gelmesin diye bizi gözettiklerini hatırlatmaktadır. Her şeyden önce Kilise’nin Başı Mesih ve sonra da bütün imanlılar için kullanılan ifadeler evrenseldir. “Tanrı meleklerine buyruk verecek, gideceğin her yerde seni korusunlar diye. Elleri üzerinde taşıyacaklar seni, ayağın bir taşa çarpmasın diye” [Mez. 91:11-12]. Aynı şekilde; “RAB’bin meleği O’ndan korkanların çevresine ordugâh kurar, kurtarır onları” [Mez. 34:7]. Böylece Tanrı, gözetim altına aldıklarının korunmasını meleklere verdiğini gösteriyor. Bu hesaba göre, RAB’bin meleği kaçmakta olan Hacer’i teselli eder ve hanımıyla uzlaşmasını buyurur [Yar. 16:9]. RAB, kulu İbrahim’e yolculukta ona bir meleğin yol göstereceğine söz verir [Yar. 24:7]. Efrayim ve Maneşşe’yi kutsayan Yakup, aracılığıyla bütün kötülüklerden kurtulduğu meleğe onları gönendirmesi için dua eder [Yar. 48:16]. Böylece İsrail kampını koruması için bir melek atanır [Çık. 14:19; 23:20]; Tanrı, İsrail’i düşmanın elinden kurtardıkça öç alanları meleklerin hizmetiyle sarsmıştır [Hak. 2:1; 6:11; 13:3-20]. Kısaca, melekler Mesih’e hizmet etmiş [Mat. 4:11] ve büyük sıkıntısında O’nunla beraber olmuştur [Luk. 22:43]. Kadınlara O’nun dirildiğini [Mat. 28:5, 7; Luk. 24:5], öğrencilere O’nun görkemle geldiğini [Elç. 1:10] duyurmuşlardır (başka örnekler vermek gereksizdir). Melekler, bizi koruma görevini yapmak için şeytana ve bütün düşmanlarımıza karşı mücadele ediyorlar ve bize zarar verenlere karşı Tanrı’nın duyduğu öfkenin gereğini uyguluyorlar. Okuduğumuz gibi, Tanrı’nın meleği Yeruşalim kuşatmasını kaldırmak için, bir gece içinde Asur Kralı’nın ordugâhında 185.000 kişi öldürmüştür (2Kr. 19:35; Yşa. 37:36]. Bırakmayan doksan dokuz kişiye duyulandan daha büyük sevinç yarattığı söyleniyor [Luk. 15:7]. Ve çok sayıda meleğin Lazar’ın canını İbrahim’in sinesine götürdüğü de söylenmektedir [Luk. 16:22]. Elişa kendisi için gelen ateşten savaş arabalarını uşağına boşuna göstermez [2Kr. 6:17].
Bunu, diğerlerinden daha net biçimde doğrulayan bir ayet vardır. Petrus hapisten çıkarıldığında kardeşlerinin toplandığı evin kapılarını çaldı, gelenin o olduğunu düşünemiyorlardı. “‘Onun meleği olmalı’ dediler” [Elç. 12:15]. Her imanlıya bir koruyucu melek atandığına dair yaygın görüş nedeniyle bu, akıllarına gelmişti. Burada da bunun Petrus’u koruması için RAB’bin verdiği bir melek olduğunu anlamaktan hiçbir şeyin bizi alıkoyamayacağı yanıtı verilebilir. Yine de o melek, Petrus’un sürekli koruyucusu olmayabilir. Aynı şekilde sıradan halk, her kişinin iyi ve kötü birer meleğinin olduğunu – sanki farklı ruhlarmış gibi- düşünür. Ne var ki, öğrenmekle fazla ilgilenmediğimiz bir şey hevesle sorgulamamıza değmez. Gökteki bütün orduların insanın güvenliğine göz kulak olması kişiyi tatmin etmeyecekse, kendisine özel bir koruyucu melek verildiğini bilmesinde yarar görmüyorum. Aslında Tanrı’nın hepimize gösterdiği özeni tek melekle sınırlayanlar hem kendilerine hem de kilisenin bütün üyelerine büyük haksızlık yapıyorlar; sanki bizi destekleyen ve koruyan etrafımızdaki bu ordulardan biz daha mertçe savaşırmışız da bu, boş bir vaatmiş gibi.
John CALVIN
Yorum Ekle