Teoloji & Doktrin

Kutsal Yazıların Doğruluğunu Onaylayan, Kesin Mantıksal Kanıtlar Bulunmaktadır

Kutsal Ruh aracılığıyla bu güvene sahip olup, yüceliğine yaraşır bir saygıyla Kutsal Yazıları kabullendikten sonra, mantıksal ifadeler imanımız için yardımcı araçlar olurlar. Kutsal Kitap’taki tanrısal bilgeliğin sırasını ve düzenini göz önüne aldığımızda; imanımız harika bir şekilde doğrulanmış olur. Öğretisinin dünyasal olmayan saflığını ve her kısmının güzelliğini görürüz. Bununla kalmayıp, hayranlığımızın sadece kullanılan dilin güzelliğinden değil, ama orada açıklanan şeylerin yüceliğinden kaynaklandığını gördüğümüzde; imanlarımız kalplerimizde daha derinden doğrulanır.

Göklerin Egemenliğinin sırlarının çoğunlukla basit şekilde açıklanmasıyla Tanrı’nın bilgeliği gösterilmiştir. Hiçkimse, kelimelerin gücünün, dilin güzelliğinde yattığını iddia edemez. Bu gerçekler, ustaca kullanılmış kelimelerin sağlayacağı yapay yardımlara ihtiyacı olmayacak kadar yücedirler. Pavlus Korintliler’e yazdığı mektuptaki şu sözleriyle bu gerçeği belirtiyordu, “Sözüm ve bildirim, insan bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil, Ruh’un kanıtlayıcı gücüne dayanıyordu. Öyle ki, imanınız insanların bilgeliğine değil, Tanrı’nın gücüne dayansın” (1. Korintliler 2:4).

Kullanılan dil ne kadar güzel olsa da, Kutsal Yazılar’da hiçbir insan eserinde bulunmayan bir güç vardır. Diğer kitaplar sizi çekebilir ya da size zevk verebilir ancak Tanrı Söz’ü kalbinize işleyip, en derin duygularınıza ulaşır.

Bazı peygamberler, bugün dünya çapındaki diğer yazarların eserlerinin yanında durabilecek bir ustalık ve ihtişamla yazmışlardır. Bu sebeple, Kutsal Ruh böyle bir dili her zaman kullanabilirdi. Fakar Tanrı’nın yüceliği Davud’un ve İşaya’nın süslü dilinde olduğu kadar Yeremya ve Amos’un basit dilinde de açıkça görülmektedir.

Eski Ahit’in yetkisine ilişkin bazı kanıtlar: Yazdıklarına, ailesi hakkında pek de iltifat edici olmayan bazı bilgiler dahil etmesinde Musa’nın gerçeğe olan bağlılığını görüyoruz. Levi ailesinin bir ferdi olmasına karşın şöyle yazmıştır, “Şimeon ve Levi kardeştiler; zorbalık silahları onların kılıçlarıdır” (Tekvin 49:5). Ve kendi kız ve erkek kardeşinin olaylardan şikayet edişini de yazmayabilirdi ancak sadık bir şekilde bunları da yazdıklarına dahil etmiştir (Sayılar 12:1).

Birçok mucizeler hakkında yazmıştır. Bunların olduğundan şüphe duyan insanlar, Musa bunları tüm topluluğun önünde söylediğinde kimsenin bu söylenenlere itiraz etmediği gerçeğini görmelidirler. Olayların görgü tanıkları olan bu insanların önünde yalancı tanıklık yapamazdı. Ama gökten inen man ekmeğini, kayadan çıkan suyu, çadırın üstündeki bulutu ya da Tanrı dağdan konuştuğu zaman duyulan gök gürültülerini yazıya geçirdiği zaman kimse buna karşı çıkmamıştı.

İşaya’nın yazdığı zamanlarda, Yahuda barış dönemindeydi ama buna rağmen Kudüs’ün yağmalanacağını ve sürgünü ve hatta Koreş’in bu halkı kurtaracağını bildirmiştir. Tüm bunlar, Koreş’in doğumundan yüz yıl önce yazılmıştı. Daha esir alınmamışlarken Yeremya, köleliğin yetmiş yıl süreceğini bildirmişti.

Yeni Ahit’in yetkisine ilişkin bazı kanıtlar: Müjde yazarlarından üçü, hikayeyi basit ve süslü olmayan bir şekilde anlatırlar. Buna rağmen bu anlatımların içersinde geçen Mesih’in verdiği vaazlar, duyduğumuz tüm hayranlığa layıktır. Pavlus ve Petrus’un yazdıkları dikkatimizi çekerler. Matta’nın bir vergi dairesinden ve Petrus ile Yuhanna’nın balıkçı teknelerinden geldiklerini ve Pavlus’un açıkça Hıristiyanlara zulüm eden bir kişi olduğunu hatırladığımızda insanların yenilendiğini görüyoruz. Binlerce yıldır, Tanrı kendi yazılı Sözü’nü bizler için korumuştur. Kendisine ilişkin yazılı bir tanık olurcasına onu korumuştur.

John Calvin, Kutsal Kitap Hristiyanlığı
Madde 8

Bu yazıda geçen konular: