Teoloji & Doktrin

Lütuf İradeyi Harekete Geçirir

Ama belki de bazıları, iradenin kendi doğası gereği iyilikten uzaklaştığını, ne var ki, hazır olduktan sonra eyleme katılacak tarzda sadece Tanrı’nın gücüyle değiştirildiğini kabul edeceklerdir. Augustinus’un öğrettiği gibi her iyi işten önce lütuf gelmektedir; irade lider olarak önden gitmez ama hizmetli olarak arkadan gelir. Bu azizin hiçbir kötü niyeti olmadan yaptığı bu açıklamayı Lombard, inanılmaz bir düşünce tarzına dönüştürmüştür. Ama peygamberin alıntı yaptığım sözlerinin diğer parçalarda da olduğu üzere, iki noktaya açıkça işaret ettiğini öne sürüyorum: (1) RAB kötü istemimizi düzeltir ya da daha çok, bastırır; (2) yerine, kendi iyi istemini koyar. Lütuftan bu, bu dereceye kadar beklendiği için, iradenize “hizmetli” diyebileceğinizi kabul ediyorum. Ama iradenin yeniden biçimlenmesi RAB’bin işi olduğu için, hizmetli olan iradesiyle beklenen lütfa itaat etmeyi insana atfetmek hatadır. Bu durumda, Chrysostomos’un yazdığı yanlıştır: “Ne irade olmadan lütuf, ne de lütuf olmadan irade bir şey yapabilir.” Az önce Pavlus’ta gördüğümüz gibi, iradeyi etkin kılan sanki lütuf değilmiş gibi [Krş. Flp. 2:13]! İnsanın iradesine lütfun hizmetlisi derken, Augustinuse’un niyeti, iradeye iyi işlerde lütuftan sonra gelen bir görev biçmek değildi. Onun tek isteği, daha çok, Pelagius’un, kurtuluşun ilk nedenini insanın hak etmesine bağlayan çok kötü öğretişini çürütmekti.

Augustinus, lütfun hak etmeden önce geldiği konusundaki yakın zamandaki tartışmaların yeterli olduğunu öne sürüyor. Bu arada diğer soruya, yine de başka bir yerde açıkça tartışmadığı lütfun sürekli etkisi sorusuna geçiyor. Augustine birçok kez, Rab’bin isteksiz bir insanın isteyebilmesini bekleyip, isteyen bir insanın da boşuna istememesini izlerken, Kendisini iyi işlerin yazarı durumuna getirdiğini söylüyor. Yine de bu konudaki ifadesi uzun uzadıya gözden geçirmeyi gerektirmeyecek kadar açık. “İnsan, irademizde Tanrı’ya değil, bize ait bir şey bulmaya gayret etmektedir” diyor, “Bunu nasıl bulabileceğini bilmiyorum.” Üstelik Pelagius’a ve Caelestius’a Karşının Birinci Kitap’ında Mesih’in, “Baba’yı işiten herkes bana gelir” [Yu. 6:45] sözünü böyle yorumluyor. “İnsanın seçim yapmasına o kadar çok yardım edilir ki, sadece ne yapması gerektiğini bilmekle kalmaz, bildiğini yapar da. Tanrı, yasada harflerle değil, Ruh’un lütfuyla öğrettiğinde, o kadar iyi öğretir ki, insan öğrenmiş olduğu şeyi sadece bilerek anlamaz, isteyerek de arar ve başarıyla yapar.”

John CALVIN

Bu yazıda geçen konular: