Teoloji & Doktrin

Milenyum: Bin Yıl Görüşleri

Bin Yıllık Egemenlik yani Milenyum kavramı Vahiy 20:4-6’da bildirildiği üzere Mesih’in kutsallarla birlikte süreceği bin yıllık egemenlikten kaynaklanır. Bin yıl hakkındaki çeşitli bakış açıları, bu dönemin doğasına ilişkin farklı anlayışları ve Mesih’in ikinci gelişi ile bin yıllık dönem ve son günlerde meydana gelecek diğer olaylar arasındaki kronolojik ilişkinin farklı yorumlarını yansıtır.

Postmilenyumculuk

Bu bakış açısına göre Mesih, kilisenin yaşayacağı uzun bir gelişme ve ruhsal refah döneminin sonrasında yeryüzüne geri dönecektir. Postmilenyum, bin yılın sonrasında anlamına gelir. Bu gelişme ve refah müjdenin duyurulması, Kutsal Ruh’un kutsaması ve kilisenin doğruluğu, adaleti ve barışı sağlamak için uğraş vermesi sonucunda sağlanacaktır. Burada söz edilen süre gerçek anlamda bin yıllık bir süre değildir. Ancak uzun sürecek bu ruhsal refah dönemi şunları ifade etmektedir:

  1. Tanrı’nın egemenliği, mevcut bir gerçektir.
  2. Tüm ulusların iman etmesi Mesih’in ikinci gelişinden önce gerçekleşecektir.
  3. Dünyada uzun süreli barış dönemi yaşanacaktır.
  4. Müjdenin duyurulması sayesinde Tanrı’nın egemenliği giderek yayılacak, barış ve ışığın egemenliği başlayacaktır.
  5. Egemenlik öncelikle niceliğe değil, niteliğe özgü ifadelerle algılanır.
  6. Egemenliğin sonunda ruhsal bir gerileme dönemi yaşanacaktır.
  7. Egemenlik Mesih’in fiziksel ve kişisel olarak geri dönmesiyle sona erecektir.
  8. Rab’bin ikinci gelişinin hemen ardından tüm insanlılar ve günahkârlar ölümden dirilecek ve herkes yargılanacaktır.
  9. Müjdenin kişiden kişiye yayılması konusunda geçerli olan ilkeler, müjdenin toplumun kurumları ve etkinlikleri fiziksel çevre, evler, eğitim, siyaset, ulusal ve uluslararası ilişkiler arasında yayılması için de geçerlidir. Bu yolla tüm insanlık Hristiyan ilkelerine kavuşacak ve onlar tarafından yönetilecektir.

Bu görüş B.B. Warfield, Charles Hodge, Greg Bahnsen gibi bazı ünlü teolog ve vaizler tarafından kabul görmüştür.

Amilenyumculuk

Bu görüşü benimseyenler Mesih’in kutsallarla birlikte dünyada bin yıl boyunca fiziksel bir egemenlik sürmeyeceğine inanırlar. Amilenyum, ‘milenyum yok’ anlamına gelir. Bu görüşe göre Mesih’in ikinci gelişini takiben hem inanlılar hem de günahkârlar ölümden dirilecek, yargılanacak ve sonsuzluk başlayacaktır. Bu görüşün belli başlı bazı inançları şu şekildedir:

  1. Vahiy 20:4-5’te söz edilen iki ayrı dirilişten birincisinin ruhsal, ikincisinin fiziksel olacağı yorumu yapılır.
  2. Vahiy 20’deki binyıl simgeseldir.
  3. Vahiy Kitabı döngüsel bir biçimde anlaşılır.
  4. Vahiy 20, kitabın geri kalanıyla bağlantılı olarak tarihsel anlamda anlaşılmalıdır.
  5. Rab’bin geri dönüşü hakkındaki genel inanış haricinde gelecekte gerçekleşmesi beklenen peygamberlik bildirisi yoktur. Temel olarak, bu bakış açısına göre her şey Mesih’in gelişiyle gerçekleşmiştir veya yeni yaratılışta gerçekleşecektir.
  6. Premilenyumcu görüşün aksine genelde peygamberlik bildirilerine ilgi azdır.
  7. Premilenyumcu görüşü savunanlarla ortak olarak, Mesih’in her an gelebileceği beklentisi vardır.
  8. Premilenyumcu görüşle benzer ve postmilenyumcu görüşle zıt olarak, Mesih’in son zamanlarda kazanacağı zaferden önce yeryüzünde her şeyin giderek kötüleşeceği beklentisi vardır.

Reform ve Lutheran inanç açıklamalarının kabul ettiği bu görüşü Aziz Augustine, John Calvin, Martin Luther,  Louis Berkhof, Thomas Aquinas, Gresham Machen, Abraham Kuyper gibi birçok ünlü vaiz ve kutsal kitap uzmanı desteklemiştir.

İki Antlaşmacı Premilenyumculuk

Bu görüş bin yıllık dönemi matematiksel olarak kabul edip Mesih’in binyıldan ve büyük sıkıntı olarak bilinen yedi yıllık dönemden önce geleceğini öğretir. (Daniel 9:27; Vahiy 7:14) Mesih önce kilisesini göğe almak için gizlice gelecek ve sonra kilisesiyle birlikte alenen gelip binyıllık egemenliğini başlatacaktır. Kilise büyük sıkıntı dönemini yaşamayacaktır. Bu görüşe ait bazı başlıca inançlar şunlardır:

  1. Vahiy 20 de dâhil olmak üzere, Kutsal Kitap harfi harfine yorumlanmalıdır.
  2. Tanrı’nın tasarısında İsrail’le kilise arasında bir fark vardır.
  3. Tanrı’nın İsrail’e verdiği vaatler ve onlarla yaptığı antlaşmalar nihai olarak etnik İsrail’de gerçekleşecektir.
  4. Mesih, egemenliği İsrail’e sunmak için geldi. Ancak İsrail tarafından reddedildi.
  5. Kilise, İsrail’in Mesih’i reddedişi ile binyıllık egemenlik arasında geçen dönemde varlığını sürdürmektedir.
  6. Kilise büyük sıkıntı dönemini yaşamayacaktır. Matta 24’te sıkıntı içinde tasvir edilen kutsallar, aslında etnik İsrail’i ifade etmektedir.
  7. Mesih’in ikinci gelişinin iki aşaması vardır: (1) Mesih bulutlar arasında göründüğünde kilisenin göğe alınması ve (2) Mesih’in kilisesiyle birlikte yeryüzüne ikinci gelişi.

Bu görüş John Walvoord, Charles Ryrie, J. Dwight Pentecost, Normal Geisler gibi bazı tanınmış teolog ve vaizlerce kabul görmüştür.

Tarihsel Premilenyumculuk

Bu görüşe göre Mesih binyıldan önce yeryüzüne gelecektir. Mesih dünyada bin yıl boyunca fiziksel bir egemenlik sürecek olsa da olmasa da, binyıl büyük sıkıntıdan sonra gelecektir. Tarihsel premilenyumcu görüşü benimseyenler kilisenin büyük sıkıntı dönemini yaşayacağına inanırlar. İnanışlarından bazıları şunlardır:

  1. Mesih, egemenliği üzerinde hüküm sürmek için dünyaya geri dönecektir; bu, dünyasal bir egemenlik olacaktır.
  2. Vahiy 20’de söz edilen iki ayrı diriliş de (amilenyumcu görüşün aksine) fizikseldir.
  3. Mesih’in halkı üzerindeki egemenliği doğru ve adil olacaktır.
  4. Dağdaki Vaaz’da öğretilen hayat biçimi günümüz kilisesi için uygun bir öğreti olduğu halde, Mesih’in egemenliği döneminde gerçekleşecektir.
  5. Rab’bin ikinci gelişi tek bir olay olarak yaşanacaktır. (İki Antlaşmacı Premilenyumcu görüşün savunduğu gibi iki aşamada gerçekleşmeyecektir.)
  6. Vahiy 20’deki bin yıllık egemenlik, süresi belirtilmemiş niteliksel bir dönem olarak anlaşılır.
  7. Kilise büyük sıkıntı dönemini yaşayacak ve ardından Mesih yeryüzüne dönecektir.
  8. Mesih’in ikinci gelişinin her an gerçekleşebileceğini değil, yakında gerçekleşeceğini söyleyebiliriz.
  9. Kilise büyük sıkıntıdan kurtarılmayı değil, Mesih’in ikinci gelişini umut etmektedir.
  10. Kilise, Tanrı’nın antlaşma yaptığı halk olarak b ir anlamda İsrail ulusunun yerini almıştır (ancak İsrail için hala umutlu bir gelecek vardır).
  11. Egemenlik hem şimdi mevcuttur hem de gelecektir. Egemenlik kavramı, Tanrı’nın hüküm sürdüğü alanı değil, Tanrı’nın hâkimiyetini ve yönetimini ifade eder.

Bu görüşü John W. Montgomery, J. Barton Payne, James Boice gibi bazı tanınmış teolog ve vaizler de desteklemiştir.

Ortak Nokta

Açıkladığımız tüm bu görüşler Mesih’in fiziksel ve gözle görünür anlamda yeryüzüne geri döneceği konusunda fikir birliği içindedirler. Mesih’in dönüşü konusunda bir fikir ayrılığı kesinlikle bulunmaz. Kilisenin umudu tamamen Mesih’e odaklanmıştır. İsa Mesih, geri döndüğünde Tanrı’nın egemenliğini tümüyle kuracaktır. Tanrı’nın hâkimiyeti ve egemenliği, O’nun günah, kötülük, şeytan ve ölüm üzerindeki mutlak zaferiyle sonuçlanacaktır. Bu noktalar Hristiyan inancının temelinde olup, yukarıdaki görüşlerin tümünce desteklenmektedir.

Bu yazıda geçen konular: