Teoloji & Doktrin

Olayların Gerçek Nedenleri Bizden Gizlidir

Zihnimizin tembelliği Tanrı’nın sağlayışının yüceliğinin çok altında olduğu için, onu canlandıracak bir farktan yararlanmalıyız. Bunu şöyle açıklayacağım: Her şey Tanrı’nın takdirine göre, O’nun planının buyruğu altında olsa da, bizim için rastlantısaldır. Kaderin, her şeyi tepetaklak ederek dünyayı ve insanları yönettiğini düşünmüyoruz, çünkü bu çılgınlığın Hristiyanların gönlünden geçmemesi uygundur! Ama meydana gelen bu olayların düzeninin, mantığının, sonucunun ve gerekliğinin büyük bölümü Tanrı’nın amacında gizli olduğu ve insanın bakışıyla kavranılmadığı için, kuşkusuz Tanrı’nın istemiyle meydana gelen bu olaylar bir anlamda beklenmediktir. Kendi doğaları göz önüne alındığında ya da kendi bilgimize ve hükmümüze göre tartıldığında görünüşte başka bir neden yoktur. Örneğin; sadık adamlarıyla birlikte ormana giden bir tüccarın akılsızca yol arkadaşlarından ayrıldığını ve dolaşırken bir soyguncu inine rastladığını, hırsızların eline düşüp öldürüldüğünü düşünün. Tanrı, onun ölümünü daha önce gözleriyle görmekle kalmamış, kararıyla da kesinleştirmiştir. Tanrı’nın her insanın ömrünün ne kadar olacağını önceden gördüğü söylenmiyor ama insanın geçemeyeceği sınırları belirleyip kesinleştiriyor [Eyü. 14:5]. Aklımızın kapasitesi söz konusu olduğunda her şey beklenmedik görünüyor. Bir Hristiyan bu konuda ne düşünür? Sadece şunu: Bu tür bir ölümde olup bitene doğası gereği beklenmedik olay diye bakar; ama bu sonuca yönelmekte Tanrı’nın kaderin üzerinde yetkisini kullandığından kuşkusu yoktur. Aynı tahmin gelecekteki beklenmeyen olaylar için de geçerlidir[1]. Gelecekteki bütün olaylar bizim için bilinmez olduğundan, bir yana ya da diğer yana yatabilirlermiş gibi, onları belirsizlikte tutarız. Yine de Rab’bin daha önceden görmediği hiçbir şeyin olmayacağı yüreklerimizde değişmeden kalır.

Bu anlamıyla “kader” sözcüğü Vaiz’de sık sık tekrarlanmaktadır [Vai. 2:14-15; 3:19; 9: 2-3; 11)80, çünkü insanlar derinlere gizlenmiş olan nedeni ilk bakışta anlamıyorlar. Ne var ki, Kutsal Yazı’da, Tanrı’nın bir sır olan sağlayışının her zaman karanlıkta parıldayan bazı kıvılcımlar olmadan insanların yüreklerinden hiç böyle sönmemiş olduğu belirtilmektedir. Bu nedenle Filistinli kâhinler, kuşku içinde bocalamalarına rağmen, kötü alınyazılarını kısmen Tanrı’ya kısmen de kadere bağlamışlardır. Şayet Antlaşma Sandığı bu yoldan giderse bize Tanrı’nın darbe indirdiğini ama öbür yoldan giderse bunun şans eseri olduğunu bileceğiz, diyorlar [2Sa. 6:9] Kehanetleri onları aldattığında kadere sığınmaları aslında akılsızlıktır. Bu arada başlarına gelen tersliğin sadece rastlantı eseri olduğunu düşünmekle kendilerini kısıtlamadıklarını da görüyoruz. Ama Tanrı’nın, sağladığı dizginle her olayı istediği gibi değiştirmesi bu dikkate değer örnekten anlaşılmaktadır. Davut’un tam da Maon Çölü’nde tuzağa düştüğü anda Filistinliler ülkeyi işgal etmişler, Saul gitmek zorunda kalmıştı [1Sa. 23:26-27]. Tanrı, kulunun güvenliğini sağlamak isteyerek bu engeli Saul’un yoluna çıkarıyorsa, Filistinlilerin insanın beklentisinin de üstünde aniden silahlarına sarılmalarına rağmen bunun şans eseri olduğunu söylemeyeceğiz; ama bize beklenmedik bir olay gibi gelenin, Tanrı’dan gelen gizli bir itici güç olduğunu iman bilir.

Böyle bir neden her zaman ortaya çıkmaz ama dünyada fark edilen değişikliklerin Tanrı’nın elinin gizlice harekete geçirmesiyle meydana geldiğini kuşkusuz anlamalıyız. Ama Tanrı’nın karar verdiği şeyin, koşulsuz ve alışılmadık bir durumda olsa da, kesinlikle meydana gelmesi gerekir. Bilinen bir örnek Mesih’in kemiklerinde görülmektedir. Mesih, bizim gibi bir beden aldığında, aklı başında hiç kimse O’nun kemiklerinin kırılabildiğini inkâr etmeyecektir. Ama bu kemikleri kırmak mümkün olmadı [Yu. 19:33, 36]. Birbirini izlemeyle sonuç arasında olduğu gibi, göreli gereklilikle kesin gereklilik arasındaki farkın okullarda boş yere ortaya atılmadığını bir kez daha görüyoruz. Tanrı, Oğlu’nun kemiklerine kırılabilirlik vermişti ama kırılmadı ve bu, doğal olarak meydana gelebilen planının gerekliliğinin sınırları içindedir.


[1]

Calvin bütün beklenmedik olayları Tanrı’nın sağlayışının sınırları içinde tutar.

John CALVIN

Bu yazıda geçen konular: