Teoloji & Doktrin

Ruh’un Işığı Yoksa Her Şey Karanlıktır

Burada Pavlus insanları yoksun bıraktığı şeyi başka bir yerde dua ederken sadece Tanrı’ya atfeder. “Tanrı…ve Yücelikler Babası size bilgelik ve esin Ruhu versin” [Ef. 1:17, Vg.]. Şimdi bilgeliğin ve esinin Tanrı’nın armağanı olduğunu duyuyorsunuz. Pavlus başka ne diyor? “Zihninizin gözleri aydınlansın” [Ef. 1:18, Vg.]. Tabii ki, yeni bir esine ihtiyaçları varsa, kendilerini görmezler. Sonra şöyle der: “ki, O’nun çağrısından doğan umudu öğrenin” [Ef. 1:18]. İnsanların zihninin, çağrıldıklarını bilecek kadar yeterince anlayışlı olmadığını kabul eder.

Hiçbir Pelagius’çu burada, Tanrı, rehbersiz ulaşılamayan Sözü’nü öğreterek, insanın anlayışını yönlendirdiğinde bu aptallığın ya da isterseniz, bilgisizliğin deyin, çaresini bulur diye gevelemesin. Davut’un, istediği bütün bilgeliği içeren Yasası vardı; yine de bundan hoşnut değildi. “Tanrı’nın yasasının sırlarını düşünmek” için gözlerinin açılmasını istiyordu [Mez. 119:18, mealen aktarma]. Bu ifadeyle Davut, Tanrı’nın Sözü insanların üzerinde parlayınca yeryüzünün üzerine güneş doğar ama “Işıklar Babası” denen [Yak. 1:17], onlara gözler vermezse ya da gözlerini açmazsa insanların bundan yararlanmadığını açıkça söylemektedir. Ruh’un aydınlatmadığı yerde her şey karanlıktır. Aynı şekilde, öğretmenlerin en iyisi, elçileri gerektiği gibi dolu dolu eğitmiştir. Yine de, daha önce duymuş oldukları bu öğretiş konusunda zihinlerini açması için Ruh’a ihtiyaçları olmasaydı [Yu. 14:26], Mesih O’nu beklemelerini buyurmazdı [Elç. 1:4]. Bizim Tanrı’da aradığımız şeyden yoksun olduğumuzu kabul ediyorsak ve O, vaatte bulunarak bundan yoksun olduğumuzu kanıtlıyorsa, hiç kimse, ancak Tanrı’nın lütfu kendisini aydınlattığı için O’nun sırlarını anlayabildiğini itiraf etmekte tereddüt etmesin. Kendine daha çok anlayış atfeden kişi daha çok kördür, çünkü kendi körlüğünü bilmemektedir.

İnsanın elinde bulunan Tanrı ‘nın iradesinin kanıtı insanı bağışlatmaz ama doğru bilgi de vermez
Geriye ruhsal kavrayışın üçüncü yanı kalıyor. Bu, doğru bir yaşam sürdürme kuralını bilmektir. Buna biz doğru olarak, “doğruluğun işlerinin bilgisi” diyoruz. Kimi kez insan zihni bunda, yüce şeylerdekinden daha ileri görünür. Elçi şu tanıklıkta bulunmaktadır: “Yasaları olmayan öteki uluslar yasadaki işleri yaptıklarında kendi yasalarını koymuş olurlar.ve yasadaki işin yüreklerinde yazılı olduğunu gösterirler. Vicdanları da buna tanıklık eder. Düşünceleriyse onları ya kendi aralarında suçlar ya da Tanrı’nın yargısı önünde onları savunur” [Rom. 2:14-14, mealen aktarma]. Doğaları gereği öteki ulusların, doğruluğu zihinlerine yazan bir yasası varsa, yaşam konusunda son derece kör olduklarını elbette söyleyemeyiz. Doğal yasanın bir insanı doğru davranma standardında yeterince eğitmesinden daha yaygın bir şey yoktur (elçi burada bundan söz etmektedir). Yine de insanlara hangi amaçla bu yasa bilgisinin bahşedildiğini düşünelim. Yasa, aklın hedefine doğru onlara ne kadar öncülük edebilirse gerçek hemen ortaya çıkacaktır. Eğer bağlamına dikkat edersek, Pavlus’un sözlerinden de bu bellidir. Az önce yasada suç işleyenlerin yasayla yargılanacağını, yasa olmadan suç işleyenlerin yasa olmadan mahvolacağını söylemişti. Daha önce hüküm verilmeden öteki ulusların mahvolması saçma geleceği için Pavlus, onlar için vicdanın, yasanın yerini aldığını hemen eklemektedir; doğal yasanın amacı insanı bağışlanmaz kılmaktır. Şu, kötü bir tanım olmayacaktır: Doğal yasa, vicdanın haklıyla haksızı yeterince ayırma algısıdır ve bu algı, insanlara kendi tanıklıklarıyla suçlu olduklarını kanıtladığında bilgisizliği bahane edemezler. İnsan kendine o kadar hoşgörülüdür ki, kötülük yaptığında günah duygusundan başka bir şeyi, elinden geldiğince çabuk düşünebilir. Platon’un (Protagoras’ta) sadece bilgisizliğimizden günah işlediğimizi düşünmek zorunda kalmasının nedeni budur. İnsanın ikiyüzlülüğü, zihnin Tanrı’nın gözündeki kötüyü anlamasını önlemek için, günahların üzerini yeterince beceriyle örtebilseydi bu, yerinde bir anlatım olabilirdi.

Günahlı iyiyle kötü arasında yargıda bulunmak için içsel gücünden kaçınmaya çalışır. Yine de sürekli olarak bu güce doğru çekilir. Zaman zaman gözlerini açmak istesin ya da istemesin zorluk çekmeden günaha göz kırpmasına fazla izin verilmez. Bu nedenle insanın sadece cahilliğinden ötürü günah işlediğini söylemek yanlıştır.

John CALVIN

Bu yazıda geçen konular: