Teoloji & Doktrin

Tanrı Bilgisi ve Kendimize İlişkin Gerçekler Birbirleriyle Yakından İlgilidir

Eğer gerçek bir bilgeliğe sahip olmak istiyorsak, iki şeyi bilmeliyiz: Tanrı’yı bilmeliyiz ve kendimizi bilmeliyiz. Bunlardan birini doğru şekilde bilebilmek için, diğerini de bilmemiz gerekir.
Tanrı’yı tanımak: Bizi yaratan ve bize bakmaya devam etmekte Olan’ı düşünmeden, kendimiz hakkında ciddi bir şekilde düşünmeye başlayamayız. Sahip olduğumuz güçler öyledir ki, bunları kendi kendimize yaratmış olmamız mümkün değildir, bununla birlikte kendi kendimize yaşam vermiş olmamız da kesinlikle olası bir şey değildir. Bu yaşamda bizlere birçok şey verilmiştir, bu sebeple bunları Veren’i düşünmemiz gerekir. Bununla kalmayıp, doğamızın kötülüğü, daha iyi şeylerin arayışı içersinde Tanrı’ya dönmemizi sağlar. Tanrı’nın, cehaletimizi, sefaletimizi, zayıflığımızı ve düşmüşlüğümüzü Kendisinin gerçek bilgeliği, zenginliği, gücü ve doğruluğu ile değiştirmesini arzuluyoruz.

Kendimizi tanımak: Kendimiz hakkında doğru bir anlayışa sahip olmamız için, ilk önce Tanrı’yı tanımalı ve O’nun gözünde nasıl bir konumda olduğumuzu bilmeliyiz. Mükemmeliği, kendimizi karşılaştırmamız gereken yegane standart olan Rab’be bakıncaya dek bizlerin insansal gururu, bilge ve kutsal olduğumuzu düşünmemizi sağlar. Bu gerçeğin farkına vardığımızda ise iki yüzlü insanlar olduğumuzu anlarız. Tanrı’nın gerçek doğruluğuna sahip olmaksızın doğru bir kişi gibi görünmek bizim için yeterlidir. Verdiğimiz yargılar, etrafımızdaki kötülükler yüzünden lekelenmiş, bozulmuştur. Bu sebeple, etrafımızdaki bazı şeylerin iyi olduğu yargısına varırız. Ancak gerçek odur ki, iyi olduğunu düşündüğümüz o şey, aslında diğerleri kadar kötü ve bozulmuş olmayan bir şeydir. Aynı şekilde, ilk önce siyaha bakıp sonra krem rengine baktığımızda, krem rengini beyaz olarak görürüz. Çünkü gözlerimiz siyaha alışmıştır. Tanrı’nın karşısında, doğruluğumuzun, günah; gücümüzün zayıflık; ve bilgeliğimizin saçmalık olduğunu öğrenmeliyiz.

Tanrı’yı görmüş olan kişilerin tepkileri: Tanrı’nın varlığını farketmiş olan kutsallar, korku ve şaşkınlıkla dolmuşlardı. Şimşon’un babası, Manoah şöyle dedi: “Mutlaka öleceğiz, çünkü Allah’ı gördük” (Hakimler 13:22). İşaya kendi murdarlığından derin bir rahatsızlık duyuyordu. Öyle ki, şöyle seslendi: “Vay başıma! Çünkü helak oldum; çünkü ben dudakları murdar bir adamım” (İşaya 6:5). Ayrıca Ez. 1:28; 3:14; Daniel 8:18; 10:16,17 ayetlerine bakın. Bu kişilerin sözlerinden görüyoruz ki insan, Tanrı’nın yüceliği ile yüzleştiğinde kendi değersizliğinin bilincine varıyor.

John Calvin, Kutsal Kitap Hristiyanlığı
Madde 1

Bu yazıda geçen konular: