İblis ve tüm kötü insanların Tanrı’nın iradesiyle kontrol edildiklerini söyleyen bazı Kutsal Kitap ayetlerinin anlaşılması çok güçtür. Kötülük yapıldığında Tanrı’nın sorumlu olduğunu düşünmeye başlarız.
Tanrı’nın bazı şeyleri yapıp bazılarının da olmasına izin verdiğini söylerek bu sorunu çözmeye çalışmışlardır. Ancak Eyüp kitabından öğreniyoruz ki gerçekten de Eyüb’ün başına gelen şeyleri Tanrı yapmıştır. İblis ve Şebalılar kendisini soyduklarında Eyüp şöyle diyor: “Rab verdi ve Rab aldı”. Yine bizler biliyoruz ki; Yahudiler Mesih’i öldürmek istemişlerdi. Mesih’in ölmesi aynı zamanda Tanrı’nın isteğiydi. İsa’nın öğrencileri daha sonradan şunları söylediler: “Gerçekten de Hirodes ile Pontiyus Pilatus, bu kentte İsrail halkı ve diğer uluslarla birlikte senin meshettiğin kutsal kulun İsa’ya karşı bir araya geldiler. Senin kendi gücün ve isteğinle önceden kararlaştırdığın her şeyi gerçekleştirdiler” (Elçilerin İşleri 4:27-28).
Süleyman bizlere bir kralın düşünüşünü değiştirenin Tanrı olduğunu söyler. Tanrı’nın düşünüşlerimizi kontrol ettiği gerçeği Yeni Antlaşma’da da Tanrı’nın insanların kalplerini katılaştırdığı ya da gözlerini kör ettiği ifadeleriyle açıkça belirtilir. Romalılar 11:8 şöyle der: “Tanrı, onlara uyuşukluk ruhu verdi, bugün bile gözleri görmüyor, kulakları işitmiyor.”
Tanrı’nın bunu yapmamasını söyleyemeyiz. Bizi Yaratan’ı yargılayamayız. Kutsal Kitap’ta bir hata olduğunu söylemek yanlış olurdu. Ne de bu güçlüğü, anlamadığımızı ileri sürerek göz ardı edebiliriz. Tanrı bu şekilde çalıştığını bizlere açıklamıştır ve O’nun dediklerini kabul etmek zorundayız.
Bazı insanlar Tanrı’nın kendisiyle çeliştiğini söylerler. Bu kişiler, Tanrı’nın bir şey istediğini iyi olan şeyi ancak kötünün olmasına sebep olduğunu söylerler. Ancak bizlere her ne kadar bölünmüş olarak gözükse de Tanrı’nın tek bir isteği ve iradesi vardır. Augustine’in bir sözü bunu anlamamıza yardımcı olabilir: “Bazı insanların, Tanrı’nın isteğine aykırı olan iyi istekleri vardır ve bazılarının da Tanrı’nın isteğine uygun olan kötü arzuları vardır. Örneğin, iyi bir oğul haklı olarak babasının yaşamasını isterken, Tanrı’nın isteği çocuğun babasının ölmesi olabilir; ve kötü bir oğul babasının ölmesini isterken Tanrı’nın arzusu çocuğun babasının yaşaması olabilir. Buna rağmen, Tanrı’yı seven ve O’na itaat eden oğul Tanrı’nın isteği olmayan bir şeyi arzuladığı halde Tanrı’yı hoşnut eder; diğer taraftan kötü evlat, Tanrı’nın isteği olan birşeyi arzuladığı halde Tanrı’yı hoşnut etmez”.
Tanrı bazen kendisinin doğru amaçlarını, kötülerin kötü arzuları aracılığıyla yerine getirir. Tanrı kadir olup, kötülükten iyi bir sonuç çıkaramayacak olsaydı, kötülüğün olmasına baştan izin vermezdi. Eylem kötü kişilerce yapılmış olmasına karşın, Mesih’in ölümü Tanrı tarafından kararlaştırılmıştı. Ancak bu ölüm olmadan, bizler kurtuluşa sahip olamazdık.
Diğer insanlar, eğer Tanrı kötüleri kullanıyor ve hatta onların planları üzerinde egemen oluyor ise, Tanrı’nın onların suçlarına ortak olduğunu ileri sürerek bu öğretiye karşı çıkarlar. Bu sebeple insanlar sadece Tanrı’nın sözlerine itaat ettikleri için cezalandırıldıklarını söylerler. Ancak bu tür bir mantık yanlıştır. Tanrı’nın emirlerine her zaman itaat edilmelidir. Tanrı’nın buyruklarını bilerek ihlal eden bir kişi cezalandırılmalıdır. Tanrı’nın buyrukları engellenemez. Tanrı’nın iradesi de engellenemez. Tanrı, buyruklarına aykırı gibi gözüken bir şeyi arzuladığında güçlük çıkar. Bu durumda, belki de biz Tanrı’nın istediği o şeyin amacını anlayamıyoruzdur. Tanrı’nın isteği kötü bir davranışın yapılmasını içerebilir ancak o davranış hala kötüdür. Tanrı, Davut’un zinasının oğlu Abşalom’un ensest ilişkisiyle cezalandırılmasını arzulamıştır.Ancak bu demek değildir ki;Tanrı Abşalom’a ensest ilişkiye girmesini emretmiştir.Tanrı’nın planına uygun olarak davransa bile kötü bir kişi halen suçludur çünkü kötü davranmak o kişinin kendi seçimiydi.
John Calvin, Kutsal Kitap Hristiyanlığı
Madde 18
Yorum Ekle