Makaleler Tanrı

Tanrı – Lütufkar Kral

A-) Her şeyin başlangıcı olan Tanrı
Her şeyin başlangıcı olan Tanrı, kendisini ve insanı anlattığı Kutsal Kitap’ı bize vermiştir. Bu durumda insan için, Tanrı için, dünya ve sonsuzluk için olan bütün düşüncelerimiz Kutsal Kitap aracılığı ile Tanrı’da temel alır. Ancak bilgimiz sınırlıdır; ama her şeye kadir Tanrı gerçeğin ve tam bilginin sahibidir. O, her şeyin kendisinden çıktığı; her şeyi başlatan, yaratan ve devam ettirendir. Böylece Tanrı dualarımızın, düşüncelerimizin, duygularımızın temeli olmalıdır. Çünkü dualarımızı cevaplayıp, isteklerimizi gerçekleştirecek olan Tanrı’dır. Sözde, düşüncede ve eylemde yani her şeyde Tanrı bizler için ilk başlangıç olmalıdır.

B-) Kutsal Üçlübir Tanrı’da Yaşam
Hristiyan inancı Kutsal Üçlübir Tanrı’nın varlığında devam ede bir yaşamdır. İnsanın nefes aldığı bütün zaman Tanrı’nın gerçekliği ışığında anlamını bulur. Sadece Tanrı’nın kendiliğinden var olması gerçeği karşısında bizler varlığımızı O’na borçlu olduğumuz düşüncesiyle yaşamalıyız. Çünkü Tanrı’nın varlığı O’nun yarattıklarına bağlı değildir. Böylece insanın nedenlerden yola çıkarak ya da deneyimlerden yola çıkarak Tanrı’nın varlığını inkâr etmesi ya da Tanrı’nın varlığını kanıtlamaya çalışması anlamsızıdır. Kutsal Üçlübir Tanrı kendisini Kutsal Yazılar’da açıklamıştır. O halde “Tanrı vardır; bunu Kutsal Kitap söylüyor; Kutsal Kitap Tanrı’nın varlığının en özel kanıtıdır” düşüncesi üzerinde kendimizi doğru bir şekilde ifade edebilir; kendimizi ve dünyayı buna göre doğru bir şekilde yorumlayabiliriz. Çünkü insan düşünce ve kavrayışında sınırlıdır, yetersizidir.

Bu durumda sınırlı olan bir varlığın sınırlı olan anlama, kavrama, sorgulama eylemlerinin sonucunda Tanrı hakkında ulaşabildiği nokta Kutsal Kitap’ın açıkladığı düzeye ulaşmaktan çok uzaktır. Kendisini Kutsal ve İlahi Söz’ünde açıklayan Tanrı, insan kavrayışının ötesinde, her şeyi yaratan, var oluşun sebebi ve her şeyi devam ettiren Tanrı’dır. Bizler bu Tanrı’ya kendimize dayandırdığımız görüş ve kanıtlarla ulaşmayız. Kutsal Kitap’tan ayrı olarak kendimizin ulaştığı bir tanrı, ancak bizim aklımızın ürünü olan bir tanrı olur. Bu da bizim anlayışımız ve kavrayışımızın ürünü olan “kendimize göre” bir tanrı oluşturmuş olmaktır. Bu da kendi düşünce ve isteklerimizden doğan; bizim kontrol altında tutabileceğimiz bir tanrı olur; yani bir put olur.

C-) Yaratan ve yaratılan arasındaki ayrım

İnsan kendi yaratıcısı hakkında düşünürken kendi sınırlı aklına ya da kendi nedenlerine göre bir yaklaşımdan kaçınmalıdır. Çünkü insanın yaratılışı, insanı Tanrı’ya bağımlı kılar. Yuhanna 5:26 Çünkü Baba, kendisinde yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma özelliğini verdi. Bütün yaşam ve dolayısı ile bütün yaratılışın, görünen ve görünmeyen her şeyin kaynağı ve her şeyin sebebi Tanrı olduğu için; Tanrı her şey de bağımsızdır. Tanrı varlığında sonsuz ve sınırsızdır; benzer şekilde görkeminde ve gücünde sonsuz ve sınırsızdır. Bu nedenle Tanrı, bütün yaratılışın üzerinde ve her şeyde tam bilgedir. Ve insan Tanrı’nın amaçları doğrultusunda, Tanrı’nın gizemli ve çok derin isteği ve amacı için yaratılmıştır:

Efesliler 1:11 Her şeyi kendi isteği doğrultusunda düzenleyen Tanrı’nın amacı uyarınca önceden belirlenip Mesih’te seçildik.
Her şey O’nun isteğine göre belirlenip düzenlenmiştir. Bizler de bu Tanrı’nın bu amacına göre yaratılmış olduğumuzdan her şeyde O’na bağımlıyız.

Yuhanna 3:5-7 İsa şöyle yanıt verdi: “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ne giremez. Bedenden doğan bedendir, Ruh’tan doğan ruhtur. Sana, ‘Yeniden doğmalısınız’ dediğime şaşma.

Bu ayetlerde insana ruhsal anlamda yeniden doğuşunu Tanrı’nın bağışladığını görüyoruz. Tanrı’nın Ruh’u bağımsız bir şekilde evrende hareket etmekte ve insanların yüreklerinde işlemektedir. Her şeyde hayatımız tamamen Tanrı’ya bağlıdır. Tanrı’dan bağımsız olduğumuz bir an yoktur.

Böylece Tanrı’nın hükmü tam bilgelik, tam doğruluk ve tam kutsallık ile üzerine bütün yaratılışa egemendir. Bu kutsal krallığı ile Tanrı insana bir antlaşma vererek insanı kendisine bağımlı kılmıştır. Tanrı’nın antlaşmasında vaatlere, emir ve yasaklara bakarak her gün mübarek umudumuzda yenilenir ve bereketleniriz.

D-) Tanrı’yı yüceltmek ve O’ndan sonsuza dek zevk almak için yaratıldık
Westminster Kısa İlmihal 26. Mesih krallık görevini nasıl yerine getirmektedir?

Mesih krallık görevini, bizleri kendisine boyun eğdirerek,[1] bizleri yönetip[2] koruyarak,[3] Kendisinin ve bizim bütün düşmanlarımızı zapt ederek ve yenerek yapar.[4]

Böylece bizi kendi keyfi için ezip geçecek bir Tanrı’ya değil; ama bizler için çarmıhta acıya ve utanca katlanan bir Tanrı’ya kutsal bir sevgi ve kutsal bir saygıdan doğan korku bağlılık ve güven duyarız.

Çünkü ne cennetteki ne de dünyadaki varlıklar arasında bizleri İsa Mesih’ten daha fazla seven herhangi biri yoktur.

Kendisi, “Tanrı özüne sahip olduğu halde,” buna rağmen “yüceliğinden soyunarak” bizler için “bir insan” ve “bir hizmetçi” özünü aldı63 ve kendisini “her yönden kardeşlerine”64 benzetti.

Başka bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

Bizler “Tanrı’nın düşmanlarıyken” 65 bizim için canını verenden daha çok kim bizi sevebilir ki?

Saygın ve güçlü bir aracı bulmak zorunda olduğumuzu farz edelim.

“Baba’nın sağında”66 oturandan daha fazla kimin saygınlığı ve gücü var ki?

ve “gökte ve yeryüzünde”67

kendisinde tüm güç olandan başka kim var? Tanrı’nın biricik Oğlu’ndan başka sözü daha çok dinlenecek kim olabilir ki?>>[5]

Her şeye kadir olan ve her şeyin sahibi olarak evrene hakim olan yüce Tanrı kendi görkemi için, kendi lütfundan dolayı insana kurtuluş bağışlamıştır. Mesih’te bize bağışlanan her şey (kurtuluş: bedenin dirilişi, günahların affı ve sonsuz yaşam) Tanrı’nın lütfunun üzerimize çözülmesi; yani Tanrı’nın elinin bize uzanması olayıdır. Baba Tanrı’nın isteğine göre Mesih’in zaferinin Kutsal Ruh aracılığı ile bize aşılanması yoluyla kurtuluşa kavuşmuş oluyoruz. Tanrı’nın bu lütufkar işi bizleri her zaman O’na hayranlıkla tapınmaya ve hizmete teşvik etmelidir. Tanrı’nın bu kurtarışına verebileceğimiz cevap budur.

E-) İnsanın Tanrı konusundaki seçeneği

Yaratılmış bir varlık olan insan ya Tanrı’yı yücelterek yaşayacak ya da tam tersini yaparak yaşayacaktır. İnananlar olarak bizler evde, yolda, çalışırken, tapınırken Tanrı’nın önündeyiz. Mesih’in Müjdesi’ne göre hayatı anlamaya ve yorumlamaya çalışmaktayız.

Ferisi örneğini hatırlayın (Luka 18:9-12): dönemin bir dini önderi olarak kendisini tam doğru bir dindar olarak görüyor. Ancak bencillik, kendini beğenmişlik, gurur ve kendine hayranlık ile gerçek dindarlıktan uzaktan yaşıyor. Ferisi kendisini Tanrı’yla en yakın ilişki içindeki kişi olarak düşünüyor. Kutsal Yazıları ezbere bilmek, dini kuralları yerine getiriyor olmak ile Tanrı’nın beğenisini kazandığını sanıyor.

Vergi görevlisi ise Roma için çalışan biri olmasından dolayı halkın hor gördüğü bir kişidir; ancak burada Tanrı’nın hoşnut olduğu biri olarak karşımıza çıkar. Çünkü vergi görevlisi duasında samimidir. Bu örnekte Tanrı’yı hoşnut eden imanın kabul gördüğünü öğrenmekteyiz. Öyleyse bir Hristiyan sözlerini, işlerini ve düşüncelerini Tanrı’yı hoşnut eden bu iman üzerinde tutmalıdır; evinde ve işinde her şekilde Tanrı’yı yüceltmeye adanmış olmalıdır. Kişi nefes aldığı bütün zamanı Tanrı’yı hoşnut eden iman içinde yaşamalıdır.


[1] Elçilerin İşleri 15:4-16

[2] İşaya 32:22

[3] İşaya 32:1-2

[4] I.Korintliler 15:25, Mezmur 110

[5] Belçika İnanç Açıklaması (Bölüm 26 –Mesih’in Aracılığı) 63Filipililer. 2:6-8, 64İbraniler 2:17, 65Romalılar 5:10, 66Romalılar 8:34; İbraniler 1:3, 67Matta 28:18

Önceki Bölüm: Kutsal Kitap Merkezli Yaşam İçin Teoloji
Rev. İlhan Keskinöz

Bu yazıda geçen konular:

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın