Hareketin Tanrı’yla başladığını ve her şeyin, ya kendiliğinden ya da şans eseri doğanın eğiliminin harekete geçirmesiyle yürüdüğünü söylediğimiz düşünün. O zaman günlerin ve gecelerin, kışın ve yazın birbirini izlemesi Tanrı’nın işi olacaktır. Her birine Kendi rolünü vererek önlerine belli bir yasa koymuş olmaktadır. Yani aynı şekilde ara vermeden devam ederek günler geceleri, aylar ayları, yıllar yılları izlemektedir. Ama kimi zaman aşırı ısı kuraklıkla birleşerek ekinleri yakar, başka zamanlarda mevsimler yağışlar tahıla zarar verir, ani felaket dolu ve fırtına olarak darbe indirir -bulutlar ya da iyi hava, soğuk ya da sıcak yıldızların kavuşmasından ve diğer doğal nedenlerden kaynaklanmıyorsa bu, Tanrı’nın işi olmayacaktır. Bu yolla ne Tanrı’nın babaca sevgisine ne de yargılarına yer kalmaktadır. Tanrı’nın insanoğluna yeterince cömert davrandığını, çünkü yiyecek sağlasınlar diye göğe ve yeryüzüne alışılagelen gücünü döktüğünü söylerlerse bu, zayıf ve dindışı bir kurgudur. Bir yılın ürünle geçmesi Tanrı’nın eşsiz kutsaması, kıtlık ve açlıkla geçmesiyse O’nun laneti ve öcü değilmiş gibi! Ama bütün nedenleri saymak çok uzun süreceği için, Tanrı’nın yetkisi tek başına yetsin. Yasa’da ve Peygamberler’de, yeryüzünü çiğ ve yağmurla sık sık suladığında sevgisini kanıtladığını sık sık söylemektedir [Lev. 26:3-4; Yas. 11:13-14; 28:12]. Ne var ki, buyruğu üzerine gök demir gibi sertleştiğinde [Lev. 26:19], tahıl tarlaları küfle ve diğer zararlı şeylerle yok olduğunda [Yas. 28:22], tarlaları dolu ve fırtına vurduğunda [Krş. Yşa. 28:2; Hag. 2:18] bunlar O’nun kesin ve özel öcünün belirtileridir. Bunları kabul edersek, tek bir yağmur damlasının bile Tanrı’nın kesin buyruğu olmadan düşmeyeceği bellidir.
Nitekim Davut, Kendisine başvuran kuzgun yavrularına yiyecek veren Tanrı’nın genel sağlayışını övmektedir [Mez. 147:9; Krş. 146:9]. Ama hayvanları açlıkla tehdit ettiğinde kimi kez bütün canlıları kıtlıkta, kimi kez de tıka basa en iyi yemekle doyurduğunu yeterince duyurmuyor mu? Daha önce dediğim gibi, bu belirli işlere sınırlama koymak çocukçadır, çünkü Mesih, ayrıcalık gütmeden minik ve önemsiz bir serçenin bile Baba’nın istemi olmadan yere düşmeyeceğini söylüyor [Mat. 10:29]. Kuşların uçuşunu Tanrı’nın kesin planı yönetiyorsa O’nun yücelerde oturduğunu, gökte ve yerde ne olduğunu görmek için alçakgönüllülük gösterdiğini peygamberle birlikte itiraf etmeliyiz [Mez. 113:5-6].
John CALVIN
Yorum Ekle