Teoloji & Doktrin

Tanrı’nın Lütfu, Arındırmadığı Yerde Kimi Kez Dizginler

Daha önce yanıtlanan neredeyse aynı soru şimdi yeniden aklımızı karıştırıyor. Her çağda doğanın yol gösterdiği insanlar yaşamları boyunca erdem için çaba göstermişlerdir. Ahlaksal davranışlarında birçok yanlış görülebilse de, aleyhlerinde konuşmayacağım. Aynı dürüstlükle gösterdikleri çabalar doğalarında paklık bulunduğunun kanıtıdır. İşlerle hak etmeyi tartışırken, bu erdemlerin Tanrı’nın gözündeki değerini daha ayrıntılı ele alacağız. Yine de şu andaki görüşümüzü açıklamamız gerektiği için, bu noktada bundan söz etmeliyiz. Bu durumda bu örnekler, insanın doğasının tamamıyla bozulmuşluğuna karar vermemiz konusunda bizi uyarıyor, çünkü bazı insanlar bunun teşvikiyle dikkate değer işlerde üstünlük göstermekle kalmamışlar, yaşamları boyunca çok onurlu davranışlar göstermişlerdir. Ama burada, doğanın bu bozulmuşluğunda Tanrı’nın lütfuna biraz yer olduğu aklımıza gelmelidir; bu lütuf onu arındırmayacak ama içsel olarak dizginleyecektir. Rab, her insan tutkuları yüzünden başkaldırsın diye, onun zihninin dizginlerini serbest bıraksaydı, Pavlus’un suçu tümüyle doğada aradığı her kötülüğün [Mez. 14:3; Rom. 3:12] gerçekten insanın içinden geldiğini göstermeyecek kimse kuşkusuz olmazdı.

Öyleyse ne? Siz kendinizi, “ayakları kan dökmeye seğirtenlerin” [Rom. 3:15], ellerine soygun ve cinayet bulaşanların, “ağızları açık birer mezar olanların, dilleriyle aldatanların, dudaklarından zehir akanların” [Rom. 3:13], işleri yararsız, kötü, çürük ve öldürücü olanların, yüreklerinde Tanrı bulunmayanların, içlerinin derinliklerinde ahlaksızlık bulunanların, gözlerini hilelere dikenlerin, düşünceleri yermeye istekli olanların -özetle, her yanlarıyla sonsuz kötülükler işlemeye hazır olanların- [Rom. 3:10-18] sayısının dışında mı tutuyorsunuz? Her can elçinin cesurca ilan ettiği bu iğrençliklere boyun eğiyorsa, Rab, insan tutkusunun kendi eğilimine göre başıboş dolaşmasına izin verseydi ne olacağını elbette görüyoruz. Hiçbir çılgın hayvan zapt edilmeyecek şekilde kudurmaz; hiçbir ırmak her ne kadar hızlı ve şiddetli aksa da öyle delicesine sel gibi akmaz. RAB, seçtiklerinin bu hastalıklarını az sonra açıklayacağımız tarzda tedavi eder. Bütün bunların korunması için, denetim altına alınmalarının uygun olduğunu önceden gördüğünden, dizginlerinden kurtularak boşanmasınlar diye diğerlerini, üzerlerine sadece birer yular fırlatarak dizginler. Bazıları – çoğunlukla saf olmadıklarını saklamasalar bile- çeşitli iğrençliklere dalmaktan utanç sayesinde, diğerleri de yasa korkusuyla dizginlenir. Yine de bazıları, dürüst bir yaşam tarzının kazançlı olduğunu düşündüğü için, bir ölçüde bunu ister. Diğerleri, mükemmel oldukları için başkalarının kendilerine itaat etmesini sağlamak amacıyla, kendilerini genelden üstün gösterir.

Bu durumda Tanrı, eyleme dökülmesin diye sağlayışı aracılığıyla doğanın sapkınlığına gem vurur; ama onu içsel olarak paklamaz.

John CALVIN

Bu yazıda geçen konular: