Kutsal Kitap Tanrı

Tanrı’nın Sözü

Kutsal Yazılar Tanrı’nın Kutsal Ruhu aracılığı ile vahiy edilmiş olduğundan Tanrı Sözü yanılmazdır. Tanrı Sözü yetkindir ve güçlüdür. Bu anlamda Kutsal Kitap’ı okumak, araştırmak evrenin kralı olan Tanrı’yı dinlemek demektir.

A-) Kutsal Kitap bir ahlak kitabı değil, yaratan ve kurtaran Tanrı’nın öyküsüdür
Kutsal Yazılar kişiyi iyiliğe, doğruluğa yönlendirir; ancak Kutsal Yazılar’ın amacı bu kadar değildir. Tanrı’nın bizlerden beklediği ahlaki öğretişler vardır. Ancak Kutsal Kitap Tanrı’nın insana sunduğu öyküyü, Tanrı öyküsünü anlatır.

1. Kutsal Kitap’a Mesih merkezli bakış
Tekvin Kitabı 12. Bölümde İbrahim’in çağrıldığını okuyoruz. İbrahim Tanrı’nın çağrısına itaat edip ülkesini, ailesini terk etmiştir. Eğer Kutsal Kitap’ı ahlak kitabı gibi okursak bu öyküden çıkarılacak ders şudur: “İbrahim itaat etti ve Tanrı onu ödüllendirdi; biz de itaat edersek biz de ödüllendirileceğiz.”

Ancak Kutsal Kitap’a Mesih merkezli bakarsak; burada Tanrı’nın bir antlaşma yaptığını ve bir vaat verdiğini göreceğiz. Tanrı, Ur kentinde yaşayan bir putpereste lütfunu bağışlamıştır. Böylece İbrahim’in öyküsünü okurken Tanrı’nın ne yaptığını, Tanrı’nın öyküsünü okuruz. Bütün bu olaylara bakarken Tanrı’nın Mesih’teki vaadini görürüz.

Luka 24:25-27 İsa onlara, “Sizi akılsızlar! Peygamberlerin bütün söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! Mesih’in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?” dedi. Sonra Musa’nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazılar’ın hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı.

Luka 24:45-47 Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak.

Mesih İsa’nın öyküsü ve Tanrı’nın vaadi Kutsal Kitap’ın tamamı içindedir. Tevkin Kitabı ile başlayan ve Vahiy Kitabı ile tamamlanan öykü budur: Tanrı’nın bütün tarihi Mesih’in krallığı altına getirmesi… Böylece Kutsal Kitap’ın her bir bölümünü okurken “Bu bölüm Mesih hakkında ne öğretiyor; bu bölüm Tanrı’nın Mesih aracılığıyla sunduğu kurtuluş amacı hakkında ne öğretiyor?” düşüncesi ile okuruz.

2. Kutsal Kitap’ın her bir bölümünü Tanrı’nın antlaşmasının kitabı olarak okumak
Tanrı yarattığı dünyayı bırakmıyor; Tanrı düşmüş insanı terk etmiyor; tarih boyunca kendi halkı ile ilişki içinde devam ediyor. Böylece yaratılışın ve düşmüş insanın kurtarılışının öyküsü karşımıza çıkıyor.

Tanrı’nın Mesih’te kurtardığı, yerin bütün uslularından gelen tek bir halk ve bu halkın antlaşma Tanrısı ile olan ilişkisini okuyoruz.

Tanrı’ya isyan ile düşen ilk atamızın günahı bütün yaratılışı etkiledi. Tanrı bu günahın getirdiği kötü sonuçları tufan ile yargıladı. İnsanoğlu daha sonra kendi gururunu Babil kulesi ile göstermiştir.

Bundan sonra Tanrı, putperest dünyadan İbrahim’i çağırmış (Tekvin 12) ve vaatleriyle birlikte antlaşmasını vermiştir:

12:1-3 RAB Avram’a, «Ülkeni, akrabalarını, baba evini bırak, sana göstereceğim ülkeye git» dedi, «Seni büyük bir ulus yapacağım, Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım, Bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, Seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar Senin aracılığınla kutsanacak.»

Bu vaat gösteriyor ki, Tanrı’nın lütufkar planı değişmeyecektir. Böylece Kutsal Kitap boyunca Tanrı’nın kendi halkını uluslardan toplamasını, onları kurtarmasını görüyoruz. Çünkü Tanrı açıkça “Ben sizin Tanrı’nız olacağım, sizler de benim halkım olacaksınız” diye vaat etmiştir:[1]

Tekvin 17:7 Ve sana, ve senden sonra soyuna, Tanrı olmak için seninle ve senden sonra soyunla benim aramda antlaşmamı, nesillerince ebedi antlaşma olarak sürdüreceğim.

Çıkış 6:7 Sizi kendi halkım yapacak ve Tanrınız olacağım. O zaman sizi Mısırlılar’ın boyunduruğundan çıkaran Tanrınız RAB’bin ben olduğumu bileceksiniz.

Böylece Kutsal Kitap’ta tek bir antlaşma görmekteyiz. Tekvin 15. bölümde gördüğümüz üzere Tanrı kendi yarattığı insan ile antlaşma yapmış ve bu antlaşmayı bir tören ile yürürlüğe koymuştur.

Bu törende ortadan ikiye ayrılan hayvanların arasından geçen Tanrı “bu antlaşmayı bozan taraf bu parçalanmış kurbanlar gibi olsun” anlamına gelen laneti kendi üzerine almış oldu.

Vahiy 21:3 Tahttan yükselen gür bir sesin şöyle dediğini işittim: “İşte, Tanrı’nın konutu insanların arasındadır. Tanrı onların arasında yaşayacak. Onlar O’nun halkı olacaklar, Tanrı’nın kendisi de onların arasında bulunacak.

4 Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.”

Tanrı’nın İbrahim’e verdiği antlaşma ve vaadi “Tanrı Oğlu ve Tanrı Sözü” olan Mesih İsa’nın yüceliğinden soyunup aramıza gelmesi, çarmıhı, dirilişi ve yükselişi ile gerçekleşmiştir. Mesih’in ikinci gelişi ile bu vaat tam mükemmel kılınmış bir şekilde tamamlanacaktır.

Böylece bir Hristiyan Kutsal Kitap’a baktığında tek Tanrı, tek antlaşma, tek vaat, tek kurtuluş ve tek bir halk (Tanrı’nın halkı) görmektedir. Bu yüzden Tekvin Kitabından başlayıp Vahiy Kitabı ile biten Tanrı Sözü olan Kutsal Kitap’ta her dilden, her ulustan, her halktan Mesih’e aşılanmış insanların kurtuluş öyküsü vardır.

B-) Kutsal Kitap Tanrı’nın tek antlaşmasının ifadesidir
Kutsal Yazılar tek bir antlaşma içermektedir. Bazı durumlarda ve bazı farklı zamanlarda antlaşma biraz farklı biçimlerde tekrarlanmıştır. Ama özde tek ve aynı antlaşmadır. Musa’nın zamanındaki Tanrı halkı ile Mesih’in zamanındaki Tanrı halkı arasında dönem ve yaşam farkı vardır. Bu nedenle tek antlaşma farklı zamanlarda farklı biçimlerde kendini göstermiştir.

Böylece bütün Kutsal Yazılar’ı tek bir antlaşma olarak okuyup öyle yorumladığımızda İsrail ile Kilise arasında bir farklılık ve Yasa ile lütuf arasında bir ayrım göze çarpmamaktadır. Eski Antlaşma ve Yeni Antlaşma yazıları bu durumda birbirini tamamlayan bir bütünlük teşkil etmektedir.

C-) Sola Scriptura ve Tota Scriptura
Bugün ana inanç açıklalarını kabul eden kiliseler, “Sola Scriptura –yalnızca Kutsal Yazılar” sözüne yürekten inandıklarını ifade edeceklerdir. Bu doğrudur. Bu kitap olmaksızın inancımızı net bir biçimde anlamak ve doğru bir ilahiyatla Tanrı’ya yaklaşmak mümkün olamayacaktır.

Reform geleneğindeki kiliseler daha ileriye giderek “Tota Scriptura –bütün Kutsal Yazılar” ifadesi benimsemiştir. Böylece Kutsal Yazıların tamamının kapsamlı ve tam Tanrısal öğretiş verdiğini ifade etmektedir.

D-) Standart içinde standart
Kutsal Kitap’a bir bütün olarak bakamayan kiliseler birbirleri arasındaki farklılığı çoğaltmışlardır. Kutsal Yazılar’ın bir bölümüne diğerlerine göre daha fazla ağırlık vermektedirler. Aziz Pavlus gibi Luther de, imanla aklanma öğretisini büyük bir önemle vurgulamıştır; Yakup ise işler ve lütuf arasındaki bağlantıyı vurgulamıştır. Anabaptistler bütün Kutsal Yazılara Mesih’in dağdaki vaazı üzerinden bakarlar. Müjdeci ((Evangelist) kiliselerin “Biz Yeni Antlaşma Hristiyanlarıyız” dediklerini duyarsınız. Çünkü genelde onlar için Eski Antlaşma ikincil bir rol oynamaktadır.

Bütün bu örneklerini verdiğimiz önderler ya da kiliseler bütün Kutsal Kitap’ı, öne çıkardıkları ve vurguladıkları bölümlere göre değerlendirmişlerdir. Bu da Tanrı standardı olan bütün Kutsal Yazılar için bir başka değerlendirme standardı oluşturmuştur.

E-) Kutsal Yazı’ların tamamı
Reform geleneğindeki bir Hristiyan ise bütün Kutsal Yazılar’ı Mesih İsa’yı ilan eden yazılar olarak değerlendirir: bütün Kutsal Yazılar Tanrı’nın yüceliğini ilan eden yazılardır; bütün Kutsal Yazılar Tanrı’nın halkına kurtuluş vaadidir; bütün Kutsal Yazılar dünyada yaşarken itaat etmemiz için bize açıklanmış Tanrı istemidir.

Böyle düşünen bir Hristiyan için Mezmurlar sadece İsrail’in değil, aynı zamanda kilisenin de ilahisi ve duasıdır. Ahlaki konular için yalnızca Dağdaki Vaaz bir standart değil, bütün Kutsal Yazılar bir standarttır. Mesih’ten önceki peygamberler yalnızca İsrail için değil, aynı kilise ve kilise dönemi için peygamberlik yapan kimselerdir.

Levililerin bütün törenlerindeki, Tanrı’nın kutsallığının ne anlama geldiğini anlamak ve öğrenmek her çağ Hristiyanı için geçerlidir. Musa’nın yazıları, bugünün dünyasında yaşayan bütün Tanrı halkı için çok şey içermektedir.

F-) Kutsal Yazılar’ın anlattığı tek öykü
Kutsal Yazılar Reform geleneğinde olan bir Hristiyan için sadece ruhsal yaşamı kapsayan bir kitap değildir, yalnızca kişisel kurtuluşu ya da kilise yönetimi için bir rehber kitap değildir.

Mezmur 36:9 Çünkü yaşam kaynağı sensin,

Senin ışığınla aydınlanırız.

Günah bizim doğru bir biçimde görüş, anlayış, kavrayış ve yorumlayış yeteneğimizi karartmıştır. Bu nedenle, günahlı insanların Tanrı’nın istemini tam öğrenmeleri ve O’nun istemi doğrultusunda tam bir yaşam sürdürmeleri mümkün değildir. Böylece Kutsal Yazılar bizim dünyaya doğru bir şekilde bakışımızda önemli bir rol oynamaktadır. Işığın karanlığı aydınlatması gibi, Kutsal Yazılar da zorlukla gören ruhsal gözleri aydınlatır; dünyayı doğru görebilmeyi yine Kutsal Yazılar’dan öğreniriz.

Tanrı bizi yaratıp kendi halimize bırakmış değildir. Bizi kayırmakta ve yönlendirmek istemektedir. Çünkü bütün yarattıkları için güneşini ve yağmurunu sağlamaktadır.

Böylece Tanrı’nın kendisine ayırdığı halkın yaşamının her alanı –politik, ekonomik, sanat eğitim, sosyal yaşam, kilise yaşamı- nefes aldığımız bütün zaman Tanrı için önemlidir. Görünen ve görünmeyen her şeyi yaratan Tanrı için O’nun ilgi alanı dışında kalan bir yer yoktur. Bütün dünya, bütün evrenin O’nundur; her şey üzerinde hükmeder.

Reform görüş “Kutsal Yazılar’da buyrulmamış bir şeyi yapmak yasaktır” dediğinde; bütün yaratılışın Tanrı için eşit ağırlıkta olduğunu vurgulamış olur. Elbette samimi bir Hristiyan, Kutsal Yazılar’da Tanrı’nın buyurmuş oldukları dışında bir şey yapmanın yasak (yanlış) olduğunu bilir. Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da açıkladıklarının tamamı her bir Hristiyan için tam etkin ve yetkin bir rehberdir.

I.Korintliler 10:31 Sonuç olarak, ne yer ne içerseniz, ne yaparsanız, her şeyi Tanrı’nın yüceliği için yapın.

Bu ayet “ya Tanrı’yı yaşamın her alanında yüceltirsiniz ya da O’na yakışmayan bir biçimde yaşarsınız” demektedir. Benzer şekilde Romalılar Mektubu 1. bölümde bu konuya değinilmektedir –ya Tanrı’ya tapınır ya da putlara tapınırız. İkisinin arasında bir yer yoktur.

Bütün düşüncelerimiz, duygularımız, işlerimiz Tanrı’nın Kutsal Yazılar’daki sözlerinin yetkisi altında olarak yaşamalıyız. Yani bütün varlığımızla Tanrı’ya onur getirecek bir şekilde yaşamalıyız.


[1] Çıkış 6:7, Levililer 26:12 (11:45; 19:2), Tesniye 4:20; 29:12-13, Yeremya 31:33, Zekerya 8:8, II.Korintliler 6:16, Vahiy 21:13

Rev. İlhan Keskinöz

Bu yazıda geçen konular:

1 Yorum

Yorum yazmak için tıklayın

  • […] Bu vaat gösteriyor ki, Tanrı’nın lütufkar planı değişmeyecektir. Böylece Kutsal Kitap boyunca Tanrı’nın kendi halkını uluslardan toplamasını, onları kurtarmasını görüyoruz. Çünkü Tanrı açıkça “Ben sizin Tanrı’nız olacağım, sizler de benim halkım olacaksınız” diye vaat etmiştir:[1] […]