… Bana hizmet edenler kutsallığıma saygı duyacak Ve halkın tümü beni yüceltecek… (Levililer 10:3)
Tanrı’ya tapınma veya hizmet konusunda herhangi bir noktayı ele almak veya bunlarla ilgilenmek, Tanrı’ya yaklaşmak demektir. Kutsal Yazı’nın diğer kısımlarında buna Tanrı’nın önüne gelmek, tapınağında yürümek, Tanrı’ya yaklaşmak, Tanrı’yla buluşmak adı verilmektedir ki, bütün bunlar Tanrı’nın belirlediği koşullarda Tanrı’ya yaklaşmak anlamını içerirler. O’nun tapınağında yürüyor, O’nun huzuruna geliyor, Tanrı’ya yaklaşıyor, Tanrı’yla buluşuyor ve O’nunla paydaşlık içerisinde bulunuyorsan aslında O’nun adıyla bir ilişki içerisinde bulunuyorsun demektir. Tanrı’nın belirlediği yasalar O’nun adının birer parçasıdırlar. Dolayısıyla Tanrı’nın belirlediği yasa veya herhangi birşeyi yerine getirdiğinde Tanrı’nın kendisiyle bir ilişki kurmuş oluyorsun. Tanrı’nın Sözü’nü okuduğunda, dua ettiğinde, sakramentleri (vaftiz ve Rab’bin sofrası) aldığında bütün bunların asıl anlamını bulduğu, içlerindeki Tanrı’yla ilgilenmiş oluyorsun. Eğer içlerinde kendisi olan Tanrı’yla ilgilenmiyorsak, bizi yönetmek için verdiği buyruklarda, rahatlatmak için verdiği vaatlerde, dikkatimizi çekmek için verdiği tehditlerde Tanrı’nın Sözü’nün bizim için ne anlamı olur? Eğer duada Tanrı’nın kendisiyle ilgilenmiyorsak, ettiğimiz duaların ruhsuz ciddilik veya dini delilikten başka birşey olmadıklarını iddia edebilir miyiz? Eğer sakramentlerde Tanrı’nın kendisiyle ilgilenmiyorsak, alıp ağzımıza koyduğumuz ekmeğin veya içtiğimiz şarabın aşırı süslü bir gösteri, içi boş rüya ve hatta değersiz iki maddeden başka birşey olmadıklarını nasıl iddia edebiliriz? Bütün bunların içine görkemini akıtan, yücelik veren ve hepsine etkinlik sağlayan kişi, kendisiyle paydaşlığımızın olduğu ve sadece ve yalnızca kendisiyle ilgilendiğimiz ve zevk aldığımız Tanrı’dır. Söz’ün vaatlerini dayanak ve destek kayası yapan, Söz’ün emirlerini otoriteyle dolduran, Söz’ün tehditlerini ise bizi titretir şekilde korkutucu yapabilen Tanrı’nın kendisidir. Az bir miktar suyu, bir lokma ekmeği ve bir yudum şarabı sonsuzlarca görkemli ve etkin kılan Tanrı’nın kendisidir. Eğer bunların hiçbirisinde Tanrı’yla buluşmuyor veya ilgilenmiyorsak bütün bu elementler ne kadar boş, zavallı ve acınası şeylerdirler!
Samuel Bolton
Çeviren: Yüce Kabakçı – www.yucelutuf.com
Yorum Ekle