Kilise ve Kilise Tarihi

Katedraller Nasıl Yapıldı?

Katedral, Ortaçağ ideallerini yansıtan Hristiyan toplumun bir simgesidir. Teknik anlamda katedral, içinde bir piskopos katedrası -yani koltuğu- bulunan sıradan bir kilise binasıdır. Ve bu açıdan bakıldığında gösterişsiz olan katedral binalarının bile var olduğunu söyleyebiliriz. Ancak günümüzde Katedral kelimesini duyduğumuz zaman aklımıza çok büyük, görkemli yapılar geliyor. Bunun temel nedeni Ortaçağ’da “katedral patlaması” diyebileceğimiz bir furyanın başlamış olmasıdır. 200 yıl içerisinde sadece Fransa’da tam 80 tane katedral binası ve oldukça büyük boyutlarda olan 500 kilise binası inşa edilmiştir. Bu inşa hareketlerinin arkasındaki en temel faktör olarak ortaçağda başlayan dini coşku gösterilebilir. Kamudaki gurur ve rekabet de bunları körükleyen diğer nedenlerden bazılarıydı.

chartres katedrali

Katedrallerin Amacı

Katedrallerin başlıca amacı piskoposun ve yanındaki rahiplerin Rabbin Sofrası sakramentiyle günlük hizmetleri yerine getirebilecekleri bir kilise binası sağlanmasıydı. Zaman geçtikçe piskoposlar piskoposluk bölgesinin yönetimini üstlendiler ve çoğunlukla kralın işlerini de halleden kişiler haline geldiler. Katedralini yalnızca özel durumlarda ziyaret ediyorlardı. Rahiplerse katedrallerin ruhani meclisini oluşturmuş ve yönetimi, hizmetleri kendileri üstlenmişlerdi.

Belli bir zaman sonra artık Katedral asıl amacını aşmıştı ve ihtiyaçlardan çok daha büyük ve görkemli binalar haline gelmişti. Piskoposun kilisesi olan katedral, daha büyük bir yapının içindeki kapalı alanlara dönüştü. Katedral birçok odadan oluşur. Kutsal Sunağı –piskoposun katedrası- (yani koltuğu) ve günlük ayinlerde rahiplere ait kısmı içeren koro bölümü vardı. Nave olarak bilinen diğer ana bölüm ise halkın kişisel dini ihtiyaçları içindi. Ayin için burada bir nave mihrabı, vaftiz kurnası ve vaazlar için bir minber bulunur. Ancak yanlış kilise geleneklerinden ortaya çıkmış daha küçük mihrapların da bulunduğu ve ölüler için Rabbin Sofrası sakramentlerinin gerçekleştiği bazı küçük bölümlerde bulunuyordu ve bu yanlış uygulama orada icra ediliyor. Bunları yapan varlıklı kişiler veya tüccar ve esnaf localarının bağışlarıdır.

Katedral yalnızca dini amaçlarla değil, şehrin en büyük binası haline geldiği için sosyal etkinlikler ve hatta ticaret yapılabilmesi için buluşulan bir yer haline bile gelmişti. Örneğin Chartres Katedralinin yan bölümleri alışveriş, yer altı bölümleri ise iman yolcuları ile hastalar için sığınak olarak kullanılmaktaydı. Yapılan ayinin sesi çoğu zaman sohbetlere ve alışveriş edenlerin yaptığı pazarlıkların sesine karışıyordu.

Katedral Süsleme Sanatı

Katedralin süslemeleri ortaçağ dünyasındaki ortak görüşü yansıtmaktadır. Kabartmalar ve vitraylar dini konularla işlenmiştir. Ancak doğa da iyi bir şekilde tanımlanmıştır. Dinsel olmayan düzen diyebileceğimiz dünya da böyledir. Krallar ve asillerle birlikte tüccarların, esnafın ve köylülerin de yeri vardır. Chartres Katedrali’nin pencerelerinde şehirdeki kırk üç meslek kolu temsil edilirken Wells’te diş ağrısı çeken bir kişiye ait belirgin bir kabartma mevcuttur.

Toplumun her sınıfının resmedilmesi gerekiyordu ve bütün sınıflar katedrallerin inşası için bu yüzden katkıda bulunmuşlardır. Milano Katedrali’nin kayıtlarında dükün verdiği zengin armağanların yanı sıra, halk tarafından bağışlanan peynir, buğday, tavuk ve hayvan derilerinin de belirtildiğini görebiliriz.

katedral

Katedrallerin İnşa Edilmesi

Büyük katedrallerin inşa edilmesinin yüz yıllar sürdüğü inancı doğru değildir. Gerekli para sağlandığında inşaat oldukça hızlı gerçekleşebiliyordu. Aynı şekilde inşaatları dindar gönüllülerin yürüttüğü düşüncesi de yanlıştır. Ortaçağ katedrali gibi karmaşık bir binanın profesyonel kişilerce yapılması gerekiyordu. Piskopos yeni yapılacak katedralin hamisi ya da destekleyicisi konumundaydı. Ancak binanın pratik açıdan gözetimi yerel ruhani kurulun görevidir. Gerekli taş ve tahtayı onlar sağlamaktaydılar. Ayrıca hem mühendis hem de kalfa görevlerini üstlenen bir “usta” bulmaları da gerekiyordu. Bu usta genellikle sanat hakkında pratik bir bilgiye sahip, biraz geometri ve plan yapmayı bilen duvarcı kişiler olurdu. Yalnızca duvarcıları değil, aynı zamanda baş marangozu, baş demirciyi ve diğer yetenekli işçileri de denetlerlerdi. Yetenekli ustalar çok aranan ve talebin fazla olduğu kişiler olduğundan pazarlık ediyorlardı.

İlginç bir şekilde büyük bir katedralin inşası çoğunlukla sanatsal bir çizim gerektirmiyordu. 13.yüzyıldan kalan Fransızca bir Kutsal Kitap’ta bulunan bir resimde duvarcı taş keserken gönye ile dik açıyı kontrol ediyordu. İki işçi el arabasıyla taş taşımakta ve üçüncü işçi elinde bir kova harçla merdivene tırmanır durumda resmedilmişti. Duvarcının arkadaşı ayak değirmeniyle çalışan bir vinç yardımıyla yukarı çekilen bir sepet dolusu taşı tutmaktaydı. Bu gibi bilgiler ışığında o dönemde bir katedralin inşasının nasıl yapıldığına dair aklımızda bir tasvir oluşturabiliriz.

Henry Sefton, The History of Christianity

Bu yazıda geçen konular:

Yorum Ekle

Yorum yazmak için tıklayın

Gizem Çakır için bir cevap yazın Cancel reply

    • Merhaba, binaların herhangi bir kutsallığı olduğuna inanmıyoruz. Bir kilise binasını özel yapan şey, içerisinde bulunan imanlılar ve imanlılardan yükselen şükran ve övgü dualarıdır.